Bırakılan Ben
Titriyorum,
çenem kilitlenmiş konuşmamak için sıkı sıkıya kapamış pencerelerini göz bebeklerim... Dökülüyorum azar azar koparak hırpalanarak. Arayışlarda kalıp terkedilmişim birçok kere, bulamadığım gibi yitirdiklerimin ne olduğunu varlıklardan bihaber gözyaşlarımda boğulmuşum. Gelecekleri beklemekle zamanımı küstürmüşüm ve hala da küstürüyorum. Küstü... geçmiyor da gelmiyor da... Kızıl öfkelerde yoğruluyorum gün sandığınız loş karanlığımda.. Her şey olduğunu bildiklerim benim yok ettiğim hiçlerdi hep. Kıvrılıp uzansam gömülüp yanına üzerimi yapraklarınla örter misin? beni kabul edebilir misin köküne? Yalanım ben gerçek olmaya çalıştıkça zamanın küstüğü yalan olmaya çalıştıkça silüetleşen benlik. İki santimlik zamanım var değerlendirecek. Kopuk yitik kirli olabildiğince... 40 sudan geçsen 40 bin tövben olsan da arındıramazsın içimden... Teşekkür ederim aldıkların için, bıraktıkların duvarlarımda kaldı sadece birkaç kutu boyayla örtmeye çalıştığım duvarlarımda. Ama öyle işlemişsin ki arada çıkıp hüznümü acıya çevirebilecek nitelik kazandırmışım sana bana küsen zamanla birlikte... Geri almayacağım verdiklerim kalsın dudaklarının arasında... Bir kan patlamalık ömürsün yanımda uçurtmalara bağlayacağım kanatlarını rahat rahat bulutların denizinde yok ol diye... |
"İki santimlik zamanım var değerlendirecek.
Kopuk
yitik
kirli olabildiğince"
Sen o kadar samimi açıklamışsın ki ben ne diyeyim,