3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1486
Okunma

Keşke sana sesimi duyurabilseydim.
Keşke kalbimin derinliklerini
Bir aynayla gösterebilseydim.
Ama hiç başaramadım.
Yaşarken seni yaşayamadım.
Ölürken yaşıyacak mıyım seni
Bilmiyorum, hiç bilmiyorum.
Hâl diliyle çok yalvardım;
Yalvarmaktan tükendim, bittim
Elberfeld yollarını sorguya çek!
Anlatsın sana, nasıl ağlayarak eve döndüğümü.
Anlatsın semaya, sana nasıl baktığımı.
Kaç defa Azrâilʼi evime davet ettim.
Ama göndermedin bir kere
Ben hayatımda ölümü hiç istemedim;
Fakat kendimle her gün boğuşmaktan yoruldum.
Her gece ruhumu recmediyorum;
Tevbe taşlarıyla. Nerde Hazreti İsa?
Ne zaman gelecek, ruhumun Mesihʼi?
Ne zaman öldürecek içimdeki Deccâlʼı?
Neden beni bıraktın bu çölde?
Rûhumu sokuyor günâh akrepleri.
Su diye hayâl vahalarında dolaştım yıllarca.
Neden bir damla su vermedin?
Ellerim her gün açık. Kurudu avuçlarım.
Damarlarımda kan; gözlerimde yaş kalmadı.
Artık bu çöllerde bir kadavrayım.
Başım bir yerde, gövdem bir yerde.
Kalbimi termit karıncaları yüklenmiş, götürüyor
Dur diyemedim onlara. Herşeyim gitti, herşeyim
Yirmi yıl bir yılan gibi kıvrıldım
Yatağımda acıdan, kederden, ızdırâptan
Başımı kollarımın arasına aldım ve ağladım
Duydun mu hıçkırıklarımı, duydun mu bir kere
Sağım ve solumdaki melekler de mi demedi?
Sana ağladığımı, neden söylemediler?
Niçin söylemediniz melekler?
Niçin susuyorsunuz öyle?
Yalvarmaktan dilim kururken
Gözlerim hep ıslaktı her gece
O gecelerden biri de işte bu gece
Sağımdaki melek! Aç avucunu!
Al götür şu gözyaşımı!
Semâdaki sevgilime, birtaneme
Bir günâhkarın en güzel hediyesi
Bir damla gözyaşıdır
Hadi al götür!
Soner ÇAĞATAY (03:30) 10 Ağustos 2011 / Wuppertal / Almanya
Not: Bu satırlar bir insan için yazılmamıştır.
5.0
100% (5)