Dil-i harab-ı aşkımın yegane sebeb-i arısın!Kifayet etmez oldu feryadım Bir ömür dinmeyen gözyaşlarım, sinemi dağlayan sancılarım Hal’imi, kal’ime dönüştürdün, yıllardır firkatin şadıyla ümitlerimi yeşerttin Ne zaman sukut etsem,hıçkırıklarımı nefeslerin şahitliğinden saklasam, şevkimdin Fedana razıyım,bu mu alın yazım İçimden çıkmayan sızılarım,her bir lahzada susuz ve yalnızım Bin hüzün içinde korkular yaşamaktayım,sessizliğin karşısında ağlamaktayım Söyle nedir kabahatim, boyun büktüren sessizlik içinde ki saltanatın ve o kararın Artık haline çok mu yabancıyım Sanki evsiz barksız bir yolcuyum, ıssız sokağın ahına sığınırım Yanmayor artık şevk nazarlarım, açmıyor ki bu gönlümde umutlu sabahlarım Ruhuma ne kadar yabancıyım,ededin haline temaşa eder kalbimin yadına ağlarım Halim harap oldu,umutlar soldu Her mevsim zemheri olup hissiyatın ahıyla sullare konu oldu Açtığım kitap sayfaları sukutumun feryadıyla ıslandı, o an ne müthiş bir ramdı Firkatim şaduman oldu, kalbim anbena umutlansa da, artık vakitte çok geç oldu Hiç sual etmedin,bir ses vermedin Halini bu kadar harap edecek bir vebalmiydim, nerdeydin Ruhun ve kalbin lisanını işitmeeyecek kadar şenmiydin,bir ömür keder verdin Hangi nefese aşikar eylesem vaktini bekledim, edebin halinde kaldım söylemedim Bahtım dedim, boyun büktüm Kalan nefesten gayrı ne varsa hasrederek sabırla bekledim Artık tükeniyor müddet-i nefesim, takatiszdir bedenim, fersizdir gözlerim Suskun kaldı bu dilim, firkatin halimi perişan etti bilmeni istedim, üzülme derim Mustafa CİLASUN |