Ey Rabbim, sen bilirsin, mağfiret edenimsin!Kapına geldim, esaretimle uzaklaştım Anlamak için hiç uğraşmadım, kolay olana kapıldım ve inandım Heveslerim için yaşadım, kim ne yapıyorsa hakikat sandım, nasıl yanıldım Halimi cezbeden her rüzgarı aşk sandım, hangi nefese dokunsam acıyla sızlardım Ne ruhumun ve ne de kalbimin farkındaydım Sanki nefsimi ihya etmek için vardım ve bu manada yol alan ayıptım Akan gözyaşlarımı serzenişlerim için kar sayardım, vicdamın adına duyarsızdım Hangi meclise girsem şekliyeti önceleyen nefesleri görsem pek garipser ve ürkerdim İçimde var olan korkuyu nasıl gizlerdim Ne zaman bir insan ölse, ağıtlar durmak bilmese, yıkamak için su nöbetteyse İçim sızlardı, nazar ettiğim beden ne kadar anlamsızdı, haşyet o an nasıl ızdıraptı Açılan kabir sukut halindeydi,en yakınları keder içindeydi,elhak nefes müddetliydi Neden bu kadar duyarsız ve arsızdım Tahkik edemeyecek kadar pişkinlik adına hazandım, nasip şadında kuraktım Oysa yaratığın bir candım, bir ömür hicran ile yakarmayı başaramadım,utandım kaybolmuş bir nefesten farksızdım, ummana açılmış bir yelkenli misali gamsızdım Nasip ettiğin bir vesileyle ayıldım Hayıflanmak için ne kadar geç kalmıştım, kalbim ve ruhuma kötülük yaptım Nefsi lekelerimle arlanmadan yaşamayı marifet sandım, güçlü olmak için vardım Her lahzasında alıp götüren lahzayı anlamadım, ne vakit müsibet gelse şaşardım Müddet senin tasarrufundadır Nasip elhak taktir eylediğin vicdandır, ancak seninle vardır Lütfeyledin, fırsat verdin, farkı fark etmem için dikkatimi çektin ve nasip ettin Varlığından habersiz iken zatına yakın eyledin, iltica etmem için ruhuma gel dedin Mustafa CİLASUN |
"mağfidet" klavye hatası mı var