1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
900
Okunma
Ucunda bırakmışsın izmariti
Kül tablasının yine.
Yine ellerinden sarkmış acıların,
Damlamış her yere!
Duman altı olmuş odalar
Duman altı;
Yüreğin gibi anne.
Yokluklara öyle alışmış gibi bedenin
Varlığa tahammül edemiyor artık.
Oysa ellerinde hala biraz mutluluk var!
Yoksulluk kader değil ki
Alnında yazsın canım annem;
Ağlama!
Aynaya da çok bakma öyle
‘Suçum günahım ne?’ diye.
Kaç suçsuz göçüverdi bu dünyadan,
Kaç günahsız hatırla
Boş yere…
Çöz artık bileklerini,
Kurtar gözyaşlarından gözlerini
Gözlerimi al anne!
Uçurumun kenarına bıraktığın yüreğini de al oradan,
Orada unutma sakın!
Zaten gülümsemeleri bırakmışsın,
Çoktan vazgeçmişsin tebessümlerden.
Ne kadar uzak kalsa da acılar,
Sen hep geçmişsin kederler köprüsünden!
Yanında bırakmışsın efkarını
Gözyaşlarının yine.
Yine damlamış anıların,
Dökülmüş her yere!
Karabasan olmuş geceler,
Karabasan rüyalar anne.
Uykusuzluğa öyle alışmış ki gözlerin
Kapatmaya tahammülü yok artık.
Oysa kaç gecedir sancısı yok mu ciğerlerinde
Bu anlamsız düşlerin?
Hayal kurmayı da mı bıraktın anne?
Hani özlemlerin nerede?
Düşlerimi sardım tüm gülüşlerime,
Düşlerimi al anne!
Cebinde bırakmışsın güzelliklerini hayatın,
Kara kederlere inat beyaz ceketinin cebinde!
Ve yine yağmur yağmış gözlerine
Hiç kirletmemişsin evi;
Atmışsın içine…