Bilincim kapalıydıHiç kimsenin anne rahminden Çıkarken çıkarttığı hıçkırıkla Bir kadının gidişinden sonra Çıkarttığı hıçkırık aynı olamaz… Bende her ikisi de aynıydı Neden ağladığımı bilemeyecek kadar Bilincim kapalıydı Acılarım hasarlıydı. Bir gidişti Gözle görülür bir gidiş Nefesle takip edilebilir bir gidiş Ama tuhaftır ki Tarihin bile hatırlamadığı yerlere gitti Umudun olmadığı köşelere saklandı Kalbimin bulamayacağı fotoğraflara Yinede aradım seni Her yerde değil her şeyde aradım İnanılmayacak rüyalarda aradım Olmayacak kelimelerin içinde aradım seni Olmadı Sen ayet gibi yazılırken içimde Ben seni vahiy gibi anlattım herkese Afrika’da tok bir çocuğa Çin de yalnız kalmış bir insana Alaska da sıcaktan terlemiş bir ölüye Olmayacak her şeye anlattım sordum seni. Ağladım. yağmur ormanlarını hayrete düşürecek kadar ağladım. ıslak dudak arkasında birikmiş sözcükler kadar çıkmaz sokakların kaldırım taşları kadar Terlettim. Tanrıyı yazdığı kaderden dolayı terlettim Ve her ter damlasına Siz yağmur dediniz. İzledim. Hem de en önde sol köşede Kaderimi bir film izler gibi izledim Sonra Kalbim ağlarken. Ben alkışladım.. Düşündüm. tanrı seni yaratırken cenneti beni yaratırken şeytanı düşünmüş olmalı diye ve beni yaratırken final sahnesine seni koyduğunu. Şimdi aylardan Ağustos olabilir ; ama şubat ayı kadar eksiğim hayata Ve hep şubatta arayacağım seni Sonra Kulak ver bana Kul hakkı olmasın Ve tanrı kızmasın bize “Ben seni her şeyde aradım bulamadım , olman gereken tek yere de bakamıyorum , Bakamıyorum sen giderken baktım ve bulamamıştım Eğer bir daha bakıp bulamazsam Kendi ellerimle narkozlar vererek düşüncelerime Umutlarımı neşterle delik deşik ederim Seni bulana kadarda bilincimi parçalarım Anlamadın mı hala Ameliyat masasında kalbi kaybolmuş bir ölüyüm Nereye gömdüysen artık Bulamıyor doktorlar Ve doktorlar her sayıkladığım şeyi Yazıyorlar böyle Sahi Ağustos’da mıyız biz Üşüyorum ; ama Şubat olmalı Ben ne zaman yattım bu masaya ? Hakans Şahin Şubat |