Kılcal Damarlar Senfonisi
Bugün sıv’as’ı dökülmeye yüz tutmuş bir evde, jiletlerden zincir yaparak kendimi bileklerimden tavana as’tım.
Gelsene kadın bu eve , sırnaş hadi yalnızlığımın ortasına. Suistimal et yine bedenimi , kalabalıklaştır yalnızlığımı , çoğalt yaralarımı , tuz bas hadi acılarıma. Korkma kadın ben öldüm ! Gel hadi oyun oyna cesedimin etrafında; Mesela saklambaç oyna , belki yine bulurum seni , dayanamam bilirsin yalnızlığına… Öldüm işte kadın ! et tırnaktan ayrılmaz , seni kendimden koparmam gerek dedin ve gittin. Siktir git kadın. Ben seni ne etime ne tırnağıma vaat ettim . Ben seni bileklerime hapsettim. Damarlarımda tutulduğun hücrenin tek anahtarı paslı bir jiletti, onu da sana bugün hediye ettim. Kaçtın işte , bak etrafına her taraf sen kokuyor , senin adınla kaynayan kanlarımın üzerinde duruyorsun , koşuyorlar özgürlüğe , ne mutlu sana kadın ! yüzmeyi biliyor musun ? hiç yüzdün mü ? senin için doldurulmuş bir kan havuzunda. İyi koku alır mısın kadın ? güllerin papatyaların kokusunu.Peki kan kokusunu bilir misin ? En küçük özüne tomurcuğunda ki zerreye kadar senin kokunu taşıyan kan kokusunu tanır mısın ? Merak etme ölüm bugün hepsini öğretecek sana bilmesen de. Korkma kadın ! ilk defa ölmüyorum. Gidişinin yıl dönümünü kutlamak lazımdı , seni buraya getirmemin tek sebebi de bu zaten. Gözlerimin y’as günü bugün senden ayrılalı tam bir yıl oldu .Baktın mı gözlerime ? çürümüşler mi ? hiç baktın mı gözlerime ? Neyse siktir et. Gözlerimin içinin hep güldüğünü söylerler. Yağmur yağarken de kim bulutu düşünüyor ki zaten. Peki göz yaşlarım onlarında doğum günü bugün bir yaşına girdiler. Baktın mı cesedime ? Hiç var mı gördün mü ? bel ki kirpiklerimde as’ılı kalmışlardır son zamanlarda doğar doğmaz intihara meyilli çok gözyaşım var… Hadi durma yak bir sigara mum niyetine bas yüzüme , kutla doğum günlerini çocuklarının. Sonra onlara eşlik ederek beni bir kefene sarar gibi sar kollarına… Hadi göm beni avuçlarına kadın ! Nasıl deme göm işte. Sen giderken ben sana nasıl gidersin demiş miydim hayır ! nasıl susup dilimde ki tüm damarlar çatlayana kadar dişlerimle bastırmışsam boğazımda ki kelimeleri sende öyle başaracaksın bunu. Titriyorsun kadın ! dokunma bana ! Bir ölüyü canlandırmak en büyük günahtır. Sus kadın ! Ağlama. İçimde ki İsrafil sur’u üflemek üzere uyandırma beni. Bilirsin benim meleğim sensin. Ağlama kadın siyah sürmen akmasın cesedime, g’öz bebeklerin gelir aklıma , sen bilmezsin , üzümün öz’ünden yaratılmış gibidir onlar , baktıkça sana şarap gölünden çıkmış gibi sarhoş olurdum. Hadi git kadın ne olur. Nasıl giderim deme bir yıl önce nasıl gittiysen öyle git işte. Bakma arkana yine , merak/da etme. aynı ceset , aynı beden , aynı ölü işte. Git artık ne olur ! kalabalık etme.. Seni yaratana da sözlerim var daha... Hakans Şahin Kılcal Damarlar Senfonisi 2 |