SEVDANIN GÖKTAŞI
Eskiden yemyeşil bir dünyam vardı,
Ormanlar kurudu dağlar yıkıldı. Semamı dumanlı bulutlar sardı, Gönlümün başına küller ekildi. Karşımda uzayıp kıvrılan yollar, Üstünden eğilir hasretten dallar. Kalbimde başlayıp biten masallar, Hüznümün setinde sele takıldı. Özene bezene girdiğim kalpler, Yanında düz ova kalırdı Alp’ler. Gönlümün göğsüne takılan kulplar, Ucundan çekilip ömrüm yakıldı. Kaybolup giderken karanlıklarda, Ayak izim kaldı simsiyah karda. Alev alev yanan mor ufuklarda, Devleşen hayaller ufka dikildi. Yıllarca gezdiğim nice diyarlar, İçinde adımı anmadı bir yar. Bastığım yerlerde depremden yarlar, Açılıp içine umut döküldü. Sevdanın göktaşı gönlüme düştü, Denizler çekildi, ırmaklar taştı, Veremli kalbime hasret bulaştı, Mutluluk ağacım kökten söküldü. Hazine saklayan son viraneyim, Hasret dergâhında tek divaneyim, Ateşle oyulmuş inleyen neyim, Çaldığım besteler göğe çekildi. Mehmet Nacar |