...NE BÜYÜKTÜ GÖK...Kadın papatya ve adam Bir masada titreştiler Habersizce papatya yaprağında dirildiler Adam Baktı tüm kızıllığı düşürürcesine içine Yaktıklarından bihaber Korlar kondurup dudağına Dayanamayıp çığlıklandı en sessizinden ’Eğer bir şair tanısaydı Ve anlatsaydı seni şair diliyle Yazdığı dilleri dolaşan en güzel şiir olurdu’ Döndü gözleri pembeliklerine kadının ’Kainatın en güzel bahçeleri solgun kalır yanında’ Ve büyüdü kadının doğduğundan beri aynı olan gözbebeği İçinde çakan şimşeklerin korkusu sarıldı heyecanına Ya da inanamadı yüreğinin boğazında atmasına Açtı avuçlarını kadın Gözlerini sürdü her yerine Sonra dudaklarından birer nağme estirdi Sonra yüzsünler içinde diye Bir damla gözyaşı ekledi Ve adamın yanağında gezdirirken avuç içini Ateşleri karıştı harlanarak Öylece baktı Bin aşk meyvesini beslerken gözlerinin menevişinde ’Güzel yüreğinden gelenlere En değerlilerimi veriyorum’ dercesine baktı Adam Kocaman bir umman sermişti önüne Papatyaya değdi tebessümü kadının Ne büyüktü gök Ve daha ilk yudumdu aldığı İlk yudumla yanmıştı... ASLI DEMİREL... |