Yolcu
yorgun bir otobüs gibi kalkıyorum şehirden
sonra bir daha yorgun bir otobüs gibi... daha nereye gittiğimi bile sormadan bavulum kendini üçyüzikilik bir otobüsün bağajında buluyor nereye gittiğimin ne gibi bir önemi vardı ki zaten sonra boş bir koltuk gösteriyorlar sonra iki büklüm oluyor her şey ve ilk defa boyumun uzunluğuna sövüyorum hemen yan koltuktaki adama ilişiyor gözlerim abartısız söylüyorum tartıya vursan bıyığı enaz bir kilo belki kederden belkide cigaradan sararmış kocaman bir resim işte sonra gömleğinin cebinden çıkardığı gibi Maltepe cigarasını bana uzatıyor içmiyorum dediğimi aldırmayıp, kendi bir cigara yakıyor dur be adam zaten dumandan göz gözü görmüyor demek geliyor içimden desem mi demesem mi diye düşene dururken ? adam kaşla göz arası bir nefeste yarılamıştı bile cigarayı mevsimlerden kış pencereleri açıversek kıçımız donacak açmasak boğulacağız dumandan yada ben boğulacağım sadece, baksana benden başka homurdanan var mı şu kocaman dünyada? sonra adam konuşmaya başladı yol uzun ya adamda uzunboylu konuşacakmış gibi duruyor hani benim derdim bana yetmiyormuş gibi... sahi bu otobüs nereye gidiyor ? bileniniz var mı ? adam sürgünmüş meğer kars’a oysa ben yalnızca ilkokul günlerinden bilirim kars’ı sahi İstanbul ile Kars arası kaç saat adama soruyorum adamda bilmiyor memleket meselelerini iyi biliyorsun ama diyesim geldi yine sustum. adam yazarmış meğer son yazdığı bir kitaptan dolayı üçyüzbirin hışmına uğramış anlayacağınız. neyse ki yalnızca sürgünmüş amcamın oğlu vardı Memed fazla kitap bulundurmaktan nerdeyse idamla yargılanacaktı... hep derdim lan oğlum ne işin var senin bu kitapla mitapla gel bizim mahalle maçlarına katıl diye söz dinlemedi birtürlü şimdilerde sanırım bir barda devrim şarkıları söylüyor bundan yirmi yirmibeş sene evveldi kars’ı görmüşlüğüm zaten inmemle binmem bir olmuştu o memleket doksanbin kere donmuştu zaten |
Kutlarım hemşerim
Çok saygılar
Hayırlı ramazanlar dilerim