Ufaklığın Rüyası
Ufaklık yollara çıktı
Birdenbire, dörtyol kavşağında Cüce bir Cinle karşılaştı, ve şöyle bir emir aldı ondan: “Kuzeye git, orada bir Şapka bulursan, onu başına taç gibi tak: O seni tamamen görünmez bir hale getirir!“ Ufaklık kuzeye gitti Şapkayı bulup başına taktı Şimdi artık onu kimse göremiyordu Cüce Cin gene geldi, bu sefer ona güneye gitmesini emretti: “Orada Kırmızı Çizmeleri ara, bulunca hemen onları giyiver: götürürler Seni nereye istersen!“ Ufaklık Kırmızı Çizmeleri bulup giyince Tüm ormanlığın üzerinde durmadan hoplayıp zıpladı Tabi birdenbire, Cüce Cin yine ortaya çıktı Dedi ki: “Güzel evlat, doğuya git! Orada bir Kilim bulursan, O Kilim seni havalarda uçurur!“ Vay be! Ufaklık Kilimi bulup yükselip uçunca Önce alçaktan, sonra uçurtma gibi, gerçekten çok çok daha yükseklere yükseldi Hayırlı Cüce Cin geri geldi, Ve ufaklığın minicik kulağına bu sefer şunları fısıldadı: “Şimdi batıya git evlat! Onlara orada bunların hepsini göster!“ Bu verilen emride tamamiyle yerine getirdikten sonra Tatlı çocuk yolunu bulup evine geri döndü Şimdi, onun yepyeni kocaman Şapkasıyla Saklambaç oynayabilirdi! Ama, onun yepyeni elma veya armutlarıyla, affedersiniz... Kırmızı Çizmeleri demek istedim, şaşırdım... Evet, o Çizmelerle sağa–sola çok hızlı koşabilirdi Yani, onu kimse yakalayamazdı artık! Ama her yerde dikkatli olursa, havalarda uçan yepyeni Kilimiyle O artık devamlı uçabilirdi, sonra tabi uyuyabilir, daha sonra sütüyle kafayı çekip, yeniden havalarda uçabilirdi! Ufaklık mübarek eşya ve oyuncaklarını toplarken Geç de olsa onun ufacık aklına tekrar yeni-yeni bir şeyler geldi Aniden, nazik ve sıcak bir kişinin ona sarılıp kucağına aldığını hissetti, sonra: Annesinin uslu ses nağmelerini duydu, onu uyandırmaya çalışıyordu: “Yavrum, Günaydın! Şekerparem, Günaydın!" Diyordu, takibinde: "Haydi kalk, kalk benim güzel koskocaman parlayan güneş-ışığım!" Hu! Ne yapsam? Hemen yatağı tekmeleyip talime geçtim, ve yeniden zevkli bir güne Merhaba dedim! |
Kaleme sağlık;
Saygıyla...
"Hayırlı Ramazanlar"