ÇOCUKLUĞUMUZ
ÇOCUKLUĞUMUZ
Bizde çocuk olduk istemesekte, Pullu mektup yazmadık dünyaya gelmek için. Cıvıl cıvıldık sokak aralarında çocukluğumda, Toz duman içinde yalınayak koştururduk. Ne kadar hürdük eğlenirdik özgürce. Çocukluğumuz böyle geçmedi elbette, Okul yıllarını da yaşadık her çocuk gibi, Eski üskü tahta sıralı köy okulunda. Siyah önlük giydik, kimisinde buda yoktu, Eski bir ceket yamalı pantolon. Okulumuz kasaba daki kadar lüks değildi, İki sınıflı iki öğretmenli küp vari bir yapı. İnsan olmanın ilk adımı atıldığından olsa gerek, Kapısının üstünde yazıyordu 1923. İşte böyle bir cumhuriyet okuluna gittik biz. Yaz aylarında bahçede koşturduk, Kuzu güttük köy çevresi çayırlarda. Tarlada tınaz yığdık ekinlerden, Tırmık çektirdiler küçüksün diye. Her çocuk gibi koştuk oynadık düştük, Yaralandık dizimiz sıyrıldı elimiz kanadı, Kavga ettik yaşıtımızla, başımız yarıldı taşla. Ağladık, olmadı her istediğimiz. Ama yine de çok güzel günlerdi özlüyor insan. Bize de yaşattı büyükler kendi çocukluklarını, Taştan bir dir bir sopalarla kıcır oynadık, Bize has hengil hekmek uzun eşek saklambaç. Günler geçti büyüdük sözde adam olduk. Gönlümüz yaralı kalbimiz kanar oldu. Bizlerde sevdik aşık olduk sevdalımıza, Tabiatın kanunu bu çocukluğumuz gitti uyandık, Tutuştuk sevda ateşiyle delikanlılık bu. Ne güzel düşlerdi hatıra oldu hepsi, Kimi hayattan göçtü kimi terk etti köyü. Görmez olduk eşi dostu arkadaşı ahbabı, Geçim derdi hayat mücadelesi. Yol bitiyor kilo metre sıfırlıyor, Hayat acımasızca insana atıyor tokadını. Ne çocukluğum var ne arkadaşlarım artık. Durmuş Karabağlı Yeniköy-1990 |