ZıtlaşırÇelikten orduları vardı demir ökçeli gözlerinden alevler fışkırıyordu kolları dövmeli miğferleri antenli uçan atlara binip geldiler okları yıldırımdan dudakları kınında paslanmış kılıca benziyordu avutları yosun tutmuş balık ölüsüne dişlerinden kan sızıyordu gök gürlemesiyle yayılıp karekare işgal ettiler bulutları sağaltıp sicimlediler yolları daraltıp düğümlediler şarteller delindi karardı bacalar muzaffer bayraklar yarıya indi madalyalılar saklandı aryalar salyalandı sarpa sardı hesaplar yıkıldı değerler algısız yargılar kargılara geçirildi eğilmeyen başlar savaşmadan teslim oldu kalesiz şehirler ayaklar meydana dizildi ayaklanmadılar insan teriyle yıkandı taşlar kaşlar kalkmadı bir daha düşünce yere başlar utanç duvarları yıkıldı bir bir ar damarı çatladı ekran ekran parladı yeni düzen düzülenlere açıldı kerhaneler yıkıntılardan suluetler indi sokaklara derileri dökülmüşler cüzzamlılar burunları düşmüşler dudakları sıyrıklar apışarası yanıklar yaraları kavruklar savruklar bir kez daha köleleşti kökleri çürük dişler gıcırdamadı kabulümdür dediler salgın bir hastalık gibi yaydılar umutsuzluğu çaresizliği yenilgiyi köşeyi dönen apoletli adamsendeciyi başa geçirip terkettiler ülkeyi korku döllendi toprağında taşında gözler körlendi baktılar anlayamadılar konuştular anlatamadılar düşlediler düşünemediler ağladılar dizboyu algılamadılar dualadılar adaklandıklarına kurbalık kuzulara döndüler sürüldüler uygun adım bir o yana bir bu yana yan yana mehteranla leş kargaları ürküp kaçtı korkuluklar kutsandı tırpanla girilen bahçelerde başlarını eğmişti tüm menekşeler isyanı unutmuş bülbüllerin güllerini derlediler boynunu büktü karanfiller kızıl bir dudak izi kaldı geride yarına miras olsun deye bazan kazık çakar gökyüzüne pusulasını yitirmişlere bazan asi bir ırmak olur taşar çöllenmişlere gölleşir balıklaşır pullaşır zıtlaşır kendine kendince Volkan Kemal Bu öyküsel düttürüm, İmparator ordularınca işgal edilen ülke halklarına adanmıştır. |