bu otobüse kimse binmesin..
bu otobüse
kimse binmesin,diyordu haydar bu otobüse kimse binmesin.. bir takatukacı arka sıraları tutmuştu bir hayali onun önünü.. kullanılmış bir kağıt mendil gibi buruşuk yüzlü kadın en ön koltuğu.. avaz avaz bağırıyordu haydar.. bu otobüse kimse binmesin... yalnız bir durak sonra durdu otobüs.. aldı en son yolcusunu.. yalpalayarak giden bir sarhoş gibi kuruldu yola... bir sağğa bir sola iki ileriye bir yana ilerledi.. tekrar bağırdı haydar bu otobüse kimse binmesin... sarı bir otobüstü köhne ve boyaları dökülmüş çalışıp taşır mıydı yolcularını bilinmezdi çok uzun zaman düşlerini süslemişti haydarın.. basmıştı gaza haydar dağ bayır ova aşmıştı yolcu taşımıştı para kazanmıştı çok para ve haydar hep bu hayalle yaşamıştı.. varı yoğu bir küçük keçi üç ağaç zeytin dört dönüm bağ bir kara kovan arıydı.. ve haydar sattı savdı cümlesini.. gelmişini geçmişini.. ve cebine doldurduğu mavi yüzlükler uçunca sultanahmet’te güldü haydar koskocaman güldü... taşı toprağı altın şehire... ve ilerdeki sarı otobüsü gösterip elleriyle bağırdı... bu otobüse kimse binmesin kimse binmesin bu oto... 19/07/2011 ödemiş |
Ne güzel anlatım arkadaşım..
Kutlarım..Sevgilerimle..