3
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1190
Okunma
tanımsız bir yük vardı sırtımda
karamandola don’umu iğde çalıları yırtarken
bir batman çamurlu mektep yolunda
sökerken alfabe’yi ince ince
gün’e serilmiş ham ahlat misâli
yandık zamanından önce...
hasanoğlan’lı hocanın gelişiyle başladı herşey
daha basamağın dördünde
sorguya çekildi birer birer
erler evliyalar tekkeler türbeler ermişler
sır çıkmasın dedi damdan
ne güzel armutlar yetişti aşıdan
acı söğüt ağacından...
pişmiş yumurtanın şişe deliğinden geçtiğini gördüm
yanarken kâğıt dibinde
gönül bağladım ondan sonra
fenne bilime
utanırken üstümdeki urbalardan kasaba’da
treninin nasıl yürüdüğünü çözdüm...
öteki dağın daha öteki dağın ardını düşlerdim
geri dönerdim irkilmelerimle
ah..bir top bobinim olsaydı galvenize
sarsam sarsam mıknatıs üstüne
döndürsem ortadağ’dan gelen suda
kavuşsak elektriğe...
bir de
bu kayalar yıllardır neden durağan
kaldırsam onları deli yel’lerle havaya
makaralar döndürsem önlerinde
yollar vursam tutsaklığımıza
teslim olmasak kara kışa
cehâlete...
Hüseyin Özten hocam
buradaysan sen parmak kaldır
kasım
5.0
100% (6)