BU BENİM HİKÂYEMŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Değerli Meslektaşlarım, Yukarıdaki satırlar, “eğitimde dayak” konusunda okuldaki arkadaşlarla yaptığımız bir sohbetten sonra benim kalemimden döküldü. Bana dayak atan öğretmen, benim okuduğum okulda görevli olan, ancak benim sınıf öğretmenim olmayan birisiydi. Kendi sınıf öğretmenimiz olmadığından diğer sınıfların öğretmenleri ve okul müdürü ( o zaman “Başöğretmen”) tarafından münavebeli olarak bize ders yapılırdı. Bu olaydan kısa süre sonra bizim sınıfımıza yeni mezun bir genç bayan öğretmen geldi. Daha dün gibi hatırlıyorum tüm ilkokul öğretmenlerimi. Hepsinin adını hayırla yâd ediyorum, elimi cetvelle kanatan hariç. Ve.. son söz: “Ben öğretmenlerimden sevgiyi ve sevmeyi öğrendim, 28 yıldır da öğrencilerime insanları sevmeyi öğretmeye çalışıyorum.” Başarabildimse ne mutlu… Tüm meslektaşlarıma sevgi ve selâmlarımı iletiyorum. Bölüm: Öğretmenliğe Dair Konu : İlkokul Öğretmenim Tarih : 16 Oca 2008 22:39:07 ============================================================== Muhterem Edebiyat Sitesi Mensupları ve misafir okuyucular, Yukarıdaki hikâyenin yazılışı ile üyesi olduğum bir paylaşım sitesinde yayınlanışı arasında çok fazla bir zaman yok. Yazdığım manzumeyi de o zamanlar bilgisayarıma not etmemişim nedense. Bugün, eskiden üye olduğum o paylaşım sitesine tesadüfen tekrar girdim ve paylaştığım şiirimi buldum. İstedim ki sizler de görün, okuyun. Şiirimde kafiye, durak… gibi teknik hatalar oldukça fazla olmakla birlikte tamamen o ân yaşadığım duygularımı aksettirmesi önemli. Özellikle mesleği öğretmenlik olan okuyuculara farklı anlamlar ifade edeceğini düşündüğüm için burada yayınlama ihtiyacı duydum. Tüm Okuyucularıma saygılarımı sunuyorum. muhacir bozkurt Mustafa KÜTÜKCÜ 17.07.2011 – Bayraklı / İZMİR Yıl bin dokuz yüz altmış. Ordu ihtilâl yapmış, Bir iktidarı yıkmış, Yeni devir başlatmış. Bir hengâme her yerde Millet tâlihi mâkûs Baba - oğul bir evde Biri diğerine küs. Siyaset denilen şey Her yeri berbat etmiş Devletin kurumları Bir birine hınç etmiş. Nasıl anlayıştır bu Devlet milletine ters İnançla alay etmek Öğretmene bir ek ders. Okulda öğretmen der: “Allah verirse eğer, Deyin bakın çocuklar Allah bana şeker ver. Olmayan şeye neden Yalvarıp durursunuz İsteyin bakın benden Şekere doyarsınız.” Öğrenciler isterler: “Allah’ım biraz şeker!” “Gökten şeker mi düşer ?!” Der öğretmen ve güler. Sonra çocuklar döner: “İnanırız biz sana Öğretmenim sen eğer Bize verirsen şeker.” Öğretmenin elleri Bırakır tebeşiri Saçar cebinden alıp Avuçla şekerleri. Minik yürekler coşar Şekere doğru koşar Yerlere saçılanı Toplar beşer altışar. Çoğu çamura batar Atılan şekerlerin Şeker çamurda yatar Olmaz minik ellerin. “Çamura battı bunlar Öğretmenim temiz ver Ben çamurdan alamam Ne olursun elden ver!” “Şeker kalmadı çocuk Kapsaydın ya havadan Şeker mi alacağım Senin için bakkaldan ?!” “Ama öğretmenim sen ‘Benden isteyin’ dedin. Allah olsaydın eğer Bitmezdi hiç şekerin!” “Ulan hergeleye bak Hesap soruyor benden. Kim oluyorsun da sen Hesap sorarsın benden?! Beğenecek misin bak Şu cetvelin tadını Aç bakayım elini Çok koydum şekerini !” “Ama öğretmenim , ben .. Sade şeker istedim. Vurdun kalın cetveli Kanadı bak ellerim!” “Söz veriyorum sana Öğretmen olacağım Ama Allah’ı bilip O’na kul olacağım. Kula kulluk edene Kul olursam eğer ben Allah canımı alsın Böyle zilletten evvel. Allah’ımı tanıyıp Tanıtacağım hem de Çocuklarımı sevip Yönelteceğim Hakk’a. Doğru yolu bilip de Koşanlar eğri yolda Size hidayet versin Mevlâm kısa zamanda.” Böyle düşündü çocuk Safiyane içinden Sonra çizdi yolunu Rabb’ının rehberinden. Okudu gece-gündüz, Zorluk-zahmet demeden Bitirdi okulları Sözünden hiç dönmeden. Yirmi yılda hak etti Diplomayı almayı Sınıf önüne geçip Dersini anlatmayı. İlk dersinde konuyu Peygamberinden aldı “Nefsine uymayanı Yapma gayrıya” dedi. Özün sözüne uysun Sakın söyleme yalan Emanet alır isen İhanet etme aman! Çalıştığı yerlerde Sevildi hep severek Girmedi günahına Masumları döverek. Dayak cennetten çıkma Derlerdi hep eskiden Kovulur muydu acep Güzel olsa cennetten? Güzellikle anlatmak Varken güzellikleri Sapmadı başka yola Seçti her an sevgiyi. Yılları böyle geçti, Sevgi… saygı… muhabbet… Öğretmenlik ‘SEVGİ’ymiş.. Başka söze ne hâcet!.. Mustafa Kütükcü’yüm, Anlattım ben kendimi, Hilâf yoktur sözümde, Bilen bilir derdimi. 04/04/2007 Servergazi / DENİZLİ |
çok hoştu
tebrikler...