İÇE DÖNÜK AĞIT
İÇE DÖNÜK AĞIT
sesdim .........küle döndüm yalnız avazım kaldı ...dağların koyaklarında o da harabe tenin sıcaklığına ınat saydam düşlerimin gerçekliğine , ben biraz daha yenildim vah gözlerin görmez konuşmalarına aşkını duldalarsın kendi gölğende çöl susuzluğuyla aşk ulaşılmazlığıyla büyür öğrendin yürek çeker lal susmanın yükünü kitaplar arası kurumuş güller aşkına öğüt suskunluğunu har yürek yalnız kendine inle aziz küçük bremen KASABA SANAT |
Tıpkı Avanos'ta çıkmakta olan "Şiiri Özlüyorum" dergisi gibi.
Gönlü sanatla/edebiyatla çarpan güzel insanlar... Onların sayesinde elbette bu özverili yayınlar.
*
Bu dergileri desteklemek; dayanışma içinde olmak şairin görevi olmalı.
İmece Ateşini hep harlı tutmak...
Bu sitede üç binden fazla üye var. Bu dergilerin satış sayısı (abonelik vs) ne yazık ki üç yüz'ü bile bulmuyor.
Sanalda yazıp çizen onbinlerce insan...
Dergilerden habersiz, dergilere ilgisiz...
Oysa, Şiirsel gelişim, ancak dergi(ler) izlemekle olasıdır. Ustaları okumakla.
Ülkemizde ortalama yüz civarında (aylık,iki aylık, üç aylık) edebiyat/şiir dergisi çıkmakta. Özverilerle.
Sanalın, delikli klavyesinden (hiçbir ön elemeden geçmeden) dergilerin eleştirisine yönelmeli şair adayları.
Has Şiirin kalbi oralarda atıyor çünkü.
*
Dergide yayımlanmış şiir(ler) için eleştirel not düşmek- belki- doğru olmasa da (ilerde kitaplaşma aşamasında yeniden ele alınır
düşüncesiyle)
teknik anlamda takıldığım birkaç yere dokunmak istedim:
1.bölüm
sesdim
.........küle döndüm
yalnız avazım kaldı
...dağların koyaklarında
(o da harabe)
**
Bu bölüm için daha "eksiltmeli" bir kurgu düşündüm:
sestim
küle döndüm
avazım kaldı
dağların koyağında
***
Bence, "o da harabe" ifadesi, kalıp bir söz. Şiire katkısı yok.
Sözcük seçiminde olabildiğince "tekil" hali yeğlemeli.
Yağmurlar yerine > yağmur
Kederler yerine > keder gibi
Peşpeşe gelen çoğul kullanımları, dengeli biçimde (çoğul/tekil gözeterek) kurgulamalı.
O nedenle (dağların koyaklarında) yerine > (dağların koyağında) olsa, daha akıcı.
**
4.bölüm
çöl susuzluğuyla
aşk ulaşılmazlığıyla büyür
öğrendin
(yürek) çeker
lal susmanın yükünü
*
Dördüncü dizedeki "yürek" yerine, başka bir sözcük. Belki "gönül" ya da benzeri bir sözcük. Çünkü son bölümde de
"har yürek" var. Sözcük tekrarı, şiiri zayıflatıyor.
**
son bölüm
kitaplar arası
kurumuş güller aşkına
öğüt suskunluğunu
har yürek
(yalnız) kendine( inle)
**
Son dizeye takıldım: İnlemek... Biraz arabesk/alaturka geldi. Çok kullanılmış söylemlerden kaçınmalı şair.
Belki har'ın zıddı gibi üşümek...
Öneri:
kitaplar arası
kurumuş güller aşkına
öğüt suskunluğunu
har yürek
kendine üşü
**
Necatigil'in şu sözünü hep yürek başımda tutarım:
"Şiir, kata kata değil, ata ata yazılır."
Yani şiir, bir sözcük ekonomisidir. Az sözcükle, anlatmaktan çok duyumsatmayı/sezdirmeyi yeğlemeli.
Elbette yeni bir hava, yeni şeyler (imge/buluş), çağrışımlar olmalı.
Bir de dize önlerindeki nokta nokta girişler olmasa daha iyi. (başka şiirlerde de var)
***
Sevgili Şairim,
"çöl susuzluğuyla
aşk ulaşılmazlığıyla büyür" demişsin ya;
Şiir de öyle.