Her gece def olan yüreğim, Bir ney de yücelen sesin söküyor karanlığı...............Aşkın serseri değil ki baştan gitsin cancağızım ............. Yüreğin arizî bir yer değil başka birisine de âşık olayım? Cemalin işime öyle işlenmiş nakkaş misali, Aşkın, gönlüme öyle karar kılmış ki Onlar,Lût’un tam ortasında . Ölüm bekleyişinde zaman. Ağzıma değdirirken suyu Azrail bedenime girmiş, Toprak mayam değil mi ki zaten? Varlık sayfasında ism-i nâzımın oracıkta duruyor bütün ihtişamıyla yâr................ Aşk derdi öyle bir dert ki ilacı, Ne vakit bulunursa bulunsun merhem olur mu yamalı yüreğin(m)e? Şehr-i İstanbul’un feryadı. Her gece def olan yüreğim, Bir ney de yücelen sesin söküyor karanlığı............... Tuzlu sularımı Zinderud’a saçtım avuç için(m)de Gece, zülfünün aralarında Ay’ın çehresinde yüzün(m)ü mühürleniyor. Yüreğimi ablukaya aldı.......................... Ay, yengeç burcundan çıkarken Sevgilinin dudağını anarak Venüs’e ilerliyor.................... Tanrı, ney’lerini her suç yüzünden azap verseydi Yer feryad, Gök ah’larla dolup taşardı............................... Tanrı, yanında saman çöpü ve bir dağ denk değil midir ki? Dağ gibi suçları bağışlar, Bir saman çöpü kadar günahın bedeli azaptır.............. Kamer, gökte olduğu halde Yeryüzündeki insanlar yüzünden tutulmaya başlar.................. Sen temizsin,suçsuzsun cancağızım. Gece ayazı gül’ün perdesini yırttı, Bülbül’ün mecruh gönlüne gam dikenlerini saçtı........................ Sen, ömrümsün benim can sızım. Can tenimde çıkmadıkça gönlüm onda, Dinle,bak kelamdan vefa kokusu geliyor..................... Yusuf cemalinin aşkı daima halimi, hatırımı sormakta Bir sultansın ki yokluğunun yoksulunu anmakta yâr................ Şems bir kere daha beni benden aldı. Yine bana saldırdı, top yekûn. Kuş tüyü ışıklarına binlerce aferin....... Yüzümün solgunluğu bertaraf etti................................ Beni seven yüreğine kurban olayım şehr-i İstanbul..... Onu taşıyan beden helak olmasın...... Takdir,varlık sayfasına aşk yazısı yazılmış. Yazılan yazıya bozmaya imkan mı var? Hikmet edip durma ! Aristo da bir zavallı gibi can libasını verdi Azrail’e...................... Zaman ince elenip, sık dokumaktan geçiyor. Bezm-i elest beri Ben, seninle varolma orucundayım Vuslat topu er yada geç patlayacaktır Gönlüm, İsa nefesine mazhar olmuşken Senden nasıl vazgeçerim ey şehr-i İstanbul................... zinderud :Pakistan’da bulunan bir nehirin adidir. bu nehrin ozelligi ulastigi topraklarda catallasarak ilerler ve her gittigi yerde verimliligi arttirir, bir noktadan sonra herhangi bir denize dokulmeksizin yine o topraklar arasinda tuketir kendisini. bu nehrin bu ozelligidir ki muhammed ikbal’in cok hosuna gitmektedir, o yuzden ozellike cavidmane isimli eserinde bu nehirden sikca bahseder. bezm-i elest :insanın inancı, ta bezm-i eleste uzanır. cenab-ı hakkın, ben sizin rabbiniz değil miyim şeklindeki hitabına, ruhlar evet, rabbimizsin cevabını verirler. gordion 12/07/2011 |
Yüreğinin kelamına yürek dolusu selamlar..