DÜŞLER SOKAĞI VE SEN
Güneşin hükmünün sona erdiği an,
Akşamın loş karanlığının başladığı an, Düşler sokağında buluyorum kendimi, Uzun ince bir yolda ilerlerken. Her adım atışımda düşler sokağında bir bilinmezliğe sürükleniyorum, Geçen her an yaklaşan gecenin ürkütücü karanlığı fethediyor düşler sokağını. Gözlerim çevreyi süzüyor titizlikle seni ararcasına, Kimsecikler yok, herkes karanlıktan kaçarcasına sığınmış köhne kuytu köşelere, Gecenin ısrarlı ayazından zamanla bacaklarım titremeye başlıyor, Küçücük bir umut olsa da seni bulabilmek için yola devam ediyorum Gecenin hüsranı mı, yoksa seni düşünmek mi aklımı başımdan alıyor bilemiyorum. İlerde ansızın nur gibi bir parıltı görüyorum ve sen, Umutlarım yeşeriyor seni gördüğüm an birer birer, Saçlarının göz kamaştırıcı ışıltısı ve gözlerinin insana can veren parlaklığıyla tüm güzelliğini sergiliyorsun. Güzelliğin her zaman ki gibi tarif edilemez nitelikte. Hafiften tatlı bir sohbete başlıyoruz, Gecenin soğuktan titreten ayazı ansızın ılıyor. Ay, gecenin imparatoru benim dercesine güzelliğini tüm ihtişamıyla sergiliyor, Ayın ırmağa yansıyan güzelliği gözlerimi üzerinden alamıyor, ne kadar çabalasa da... Gecenin romantikliğinden faydalanıp, sana seni sevdiğimi söyleyeceğim an, Ansızın ay yok oluyor ve sende benden kaçarcasına uzaklaşıyorsun. Perdeyi aralayan güneşin camdan süzülerek gözlerimi kamaştırmasıyla uyanıyorum, Rüyada dahi sana olan devasa sevgimi açıklayamadım ne hikmettir bilinmez. Elbet bir gün sana ’seni sevdiğimi’ söyleyeceğim... ’SENİ SEVİYORUM En az senin beni sevdiğin kadar.’ 28.06.2011 |