ANLAYAMADINANLAYAMADIN Susmak kaderimdir diyen sevgili! Yüreğine vurulan acıya inat, Seveceğim seni. Sancılı gecelerde başlar sevdanın kapıya gelişi. Gözlerindeki solgun resimlerin canlandığı bir anda; Kimselere duyuramazsın sesini, Yalnızlık acıtır içini. Aynaya bir kez daha bakarsın küskün gözlerle, Kendini tanıyamazsın, geçen zamanı anlayamazsın. İçinde bir fırtına kopar sen bile yerinde duramazsın, Çaresizliğin yüreğine tokat gibi vurduğunu duyarsın. Oysa, Dönüşü olmayan bir yoldur geçip giden yıllar Ne bir sokak lambası vardır, Geçmişin izlerini gösteren. Ne de bir ses duyarsın, Onca elinde kalan hatıralardan. Yüreğindeki sancıları, İçinde patlayan onca volkanları ezip geçerken, Nefesin bittiği yere kadar gelir, Gözlerinin önüne bir perde gibi. Artık yoktur, geçmişte sımsıkı tuttuğun kollar, Yapa yalnızdır düşlerin, Dileklerin bile kaymaz yıldızlardan. Öylesine düşer gözlerinden, Damla dama titretir içini. Sonra, Sonra duraksarsın, Nasılda bir günü bir ömre sığdırdığını anlarsın. Dalmıştır gözlerin ruhun da derinden uzaklara, Sonu bitmeyecek sandığın, O umarsız baharlar gelir aklına, Yaşamadan solan, Açmadan kuruyan umut çiçekleri, Elerine dökülür, Tek tek düşer anıların kırıntıları. İnanmazsın.. İnanamazsın.. Avazın çıktığı kadar bağırırsın; Neden kaderim böyle diye. Göz yaşların yağmur olur akar içine, Susturamazsın! Nefesinin daraldığını, Ve artik hayatin bitkisel yaşama döndüğünü anlarsın. Düşündüğün çıkmazlarda kala kalırsın. Dönüşü olmayan virajlardan geçersin, Nerde, nasıl yanlış yaptım diye düşünürken. Eski bir filim gibi gözlerinin önünden geçer, Yaşayamadığın mutlu anılar. Hasretine boyun eğdiğin sevdiğini hapsedersin yüreğine. Çekip gitiğin gün, Gözlerindeki yıldızlar bile kaymaz geceden. Kaderim dersin, Susarsın... Gün geçtikçe acılardan bir dağ yaparsın. Artık sende yalan dünyaya solgun gözlerinle bakarsın. Kendince susarsın, Sustukça mutluluk oyunları oynarsın. Elbet batan güneşin ardından, Umutlarin yeşereceğini sanırsın. Bir kez daha yanıldığını, Ve solgun baktığını anlarsın. Artik, Artik yıldızlardan ışık almaz, öylece karanlıkta kalırsın. Yanından geçen herkes seni öyle mutlu sanır ki; Bilmezler, sen içten yıkılmış aşk denilen savaşta; Kadere mağlup olmuşsun, Diline susları vurmuşsun. Kendini alıştırmaya çalıştığın zamanda acıların bitmez. Soğuk ayaz gecelerde; Üşüyen yüreğindeki yaşlar dinmez, İliklerindeki kana kadar yalnızlığının ateşi sönmez, Artik boyun büker ayni çatının altında yalan gülücükler. Canim dediğinde, dudaklarının titrediğini bildiğin halde; Yüreğine sus emri vermişindir kendi kendine. Çünkü sus kaldığın aşk meydanında mağlup olmuşundur. Çaresi yoktur! Kendince ağlamaların, yalvarıp yakarmaların boşunadır, Keşkeler diline dolanır, sarmaşık çiçekleri gibi, Çareyi keşkeler de arar öylece kalırsın. Ve ömür dediğin hayat hızla kayar elinden, Farkına bile varamazsın. Bir nehir yatağı gibi düştüğün akıntıdan, Tutunacak bir dal ararsın. Oysa, Artik giden gitmiştir, Hayatin en güzel yılları ömürden geçmiştir. Keşkeler diline düğümlenirken, İmdatların hep boşa çıkar. Derinden çektiğin her nefeste, Anılar düğümlenir boğazına. Sende anlarsın artik, dönüşü yoktur geriye. Dizlerini döver; Şimdiki aklim olsaydı diye vurursun başını duvarlara. Kadere isyan eder gibi inadına geçmişe gidersin, Çeviremezsin zamanı dileklerinle öylece kalırsın. Yeminler ettiğin günlerde, Sevmem dediğin o zamansız zamanlarda Çıkmıştır karşına, Aşk çalmıştır gönül kapını en sonunda. Titrek yüreğin, Büyük bir heyecanla kapıyı açtığında, Gönül kapından aşk girmiştir artik içeriye, Senin de onu sevdiğin gibi biri vardır yüreğinde. Karşılığında sadece; "Sevmeyi bileceksin" der, susar yüreğin. Başlamıştır alevler her yanını sarmay, Sonsuz bir özlemle. Uçsuz bir sevgiyle seversin yeniden "Ne mutlu bana dersin Belki de, Ruhunun her yerinde dolaşmasına izin verirsin, Görmüyorum, dokunamıyorum ama ben onu çok seviyorum diye, Avazın çıktığı kadar bağırmak istersin. Bunu bile gizli gizli söylersin. Ne zormuş duygulara gem vurmak... Ne zormuş sevdiğin yanında olmadan, Onu uzaktan yasamak. Ve üşüyen yüreğine sımsıkı basarsın, Artik yollarda kalır gözlerin, Dilek tutar özlemlerden, Ağlarsın! O mutluluğu bilmeyen, Senin halinden ne anlasın? Yanan yüreğin bırak inceden kanasın.. Uçsuz bucaksız sevda denizinde kaybolur gidersin. O vardır baktığın her yerde, O vardır damarındaki kanda bile! Gece, matemli rüzgarları savursa da, Yalnız olmadığını anlarsın. Güne onunla başlar; Gölge gibi senin yanında olduğunu bilirsin. Artik geriye bir tek yol vardır, Baharı yaşamaya çalışırsın. Kalan ömür bilmecesini Onsuz bir dünyada, onsuz yaşarsın. Artik düşünmek zamanıdır, Hangi yolu seçeceğinin. Önemli olan Hangi yoldan gideceğini bilmektir. Gözlerine baktığında, yeni bir dünya kuracaksın. Sevdiğinle yeşerip hayat bulacaksın. Ya da, yaşarken her gün can vericeksin. Unutma! Sende bir gün bu hayattan göçüp gideceksin.. GİDERKEN GÖZLERİME BAKSAYDIN, SENDEN ÖNCE ÖLECEĞİMİ ANLARDIN...! AMA ANLAYAMADIN, ANLAYAMADIN... GİDERKEN GÖZLERİME BAKSAYDIN, SENDEN ÖNCE ÖLECEĞİMİ ANLARDIN...! HASAN DAĞ ((KELEBEGIME)) |