ADI MEHTAP
Bir eda…
Bir eda… Sanki gökyüzünden buram buram dökülen güneş ışığı edası… Hem sıcacık hem de ılık… Narin bir yürüyüş… Tatlı bir bakış… Uzaklara bakan koyu kahve gözler. Sessizliğin içinden sıyrılmış kanadı kırık güvercin misali… Adı mehtap… Özü taze bir peynir… Sözü kaymak misali bal… Sivilceli bir yüzün üstünden akan bir nur bakışları… Yuvası kuş yuvası… Küçücük avuç içi kadar… Gönlünde öyle tahtlar var ki… Kocaman sema misali… Kuru dudaklarına kelebekler konuyor. Sivrisinekler sokuyor bir kemik kalmış bedenini. Bir eda… Sonra bir naz… Adı mehtap… Kayıyor yıldız misali… Hem sevgi dileniyor hem aş… Azıksız kalmış besbelli… Koyu bir düşe girmezdi… Koklamazdı öyle bilmediği naneyi… Sürmezdi gözlerine far… Daha on yedi… Nerden bilsin var yakınlarda bar… Bir masa açılmış… Wisky… Şampanya ve konyak… Kupa kızı ve sinek valesi… Hiç bilmezdi zar… Ama bedeni zara gidecek aşikâr… Süzüldü… Gözleri uzakta takılı… Sözleri yakında… Ve bir ipte yazılı kaldı son duası… Adı mehtaptı. |