7
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1803
Okunma

İnce yağmurlu bir haziran akşamında
Eski Yeşilçam’ın ara sokaklarında
Siyah-beyaz bir aşk filmi tadında gezerken
Geçmişe götürdü anılarım çocukluğuma
Renksiz di dünya o zaman gri tonlarında
Göstermiyordu pisliğini renkli camın ardında
Zengin kız-fakir delikanlı konulu
Filmler çekilirdi ağlatan aşklarına
Çok yakışırdı Belgin Doruk-Ayhan Işık’a
Nefesler tutularak izlenirdi sinemalarda
Sevginin durusu en tutkulusu yaşanırdı
O filmlerde aşklar ya mezarda son olurdu
Ya da her engel aşılarak mutluluk bulunurdu
Yeşilçam melekler kahvesinde oturuyorum
Yazın başında yağmur sonbaharı anımsatıyor
Gökyüzünden anılar dolu hüzün yağıyor
Geçmiş sevgilere özlem duyuyorum birden
Filmler gibi çocukluğumu yaşıyorum yeniden
Boğaza bakan yemyeşil kırlarda
Bir kuş kadar özgür yalın ayak ben
Koşuşum gitmiyor gözümün önünden
Acıları tatmamış karanlığı bilmeyen
Küçük kızı istiyorum biran
Şen kahkahaları aydınlık bakışları
Umut dolu o küçük kızı
Bulutlarla kaplı havanın görünmez olduğu
Yüksek binaların daracık kalmış sokağında
Yeşilçam’dan eser kalmamış
Duyguların ihtirasa döndüğü
Kin ve nefretin sevgiye galip geldiği
Güzelliklerin boya ve maskelere gizlendiği
Gerçek dünyaya bakıyorum
Çarkın dişlileri benide almış arasına
Acımasızca çiğniyor ağzında
Tıpkı kendisi gibi yapmaktı amacı
Kimseye güvenmeyen acımasız
Sevmekten korkan bir ucube
İnsandık biz duyguları olan
Sevmeyi biliyoruz en azından
Hayır değişmeyelim yine de
Eski Yeşilçam filmleri tadında
Siyah-beyaz yaşayalım aşkları
Melekler kahvesinde
İki melek konuyor omuzuma
Beni bana getiren sevgi dolu kanatları
Bir sigara yaktım hemen o anda
Lokum ikramlı orta kahvemi yudumluyorum
İncecik yağan haziran yağmurunda
BİRGÜL AL 16-06-2011
5.0
100% (4)