Hayata Atılan Zar
Ortada alçak hasır bir iskemle,
İskemle üzerinde bir Tavla. ’’Kaderimle’’ karşılıklı oturmuşuz, Hayata zar atıyoruz. Kullanılmamış dakikaların gölgesin de, Müthiş bir ihtiras içinde oyuna kaptırmışız kendimizi. Bir ara konuşmaya başladım ve dedim ki, Eee kader, sana rakipsiz usta diyorlar, doğru mu ? Dedim ve devam ettim. ’’Ben, küçük bir pul sesinde mutluluğu arıyorum, ey kader... Ya sen! Sen neden oynarsın bu oyunu ? Ben mi ? Evet, sen! Ben mutluluğu mars ederim, ve de umudu arzulayanları. Senin gibi acizlerin umutlarını silerim, görevim bu. Dedi ve kapattı tavlayı... Ve karşılıklı oturduk, kahve içiyoruz. Ha benimkinin tadı acı.. Kaderin ki ise muallakta... O, bu durumdan hoşnut mu ? Bilinmez!... Ben ise acıyı yudumluyor, Kaderin bileğindeki gizemi sorguluyorum.. Zar atmakta arzu edilen hedef, Kaderden beklenen yol gibidir aslında.. ’’İstenilen yere gitmesi imkansız..’’ Ne diyelim, hayırlısı... |