YUVASIZ YETİM
Ana yok ev bark yok yandı yüreği taş gibi param parça ve öksüz,
tutunacak bir dal yok geceler karanlık ve ayaz ayaklar çıplak fakir, titriyo ayağı eli yırtık bir çeket ile gözleri çıkmış irice, kalbi korkular içinde elinde yarım ekmeği kendince bölüşme peşinde, çökmüş bir duvar dibine yakmış birde siğarasını dalga geçilmekte, akıyor nehir yüreğinde deniz dalgası gidip geliyor beyninde, kimselere bişe diyemiyor yutkunuyor, yutkunuyor başını yere eğiyor,arıyor o an gözleri ana baba eş dost yok tutacak elinden ve damağını ısırıyor kalkıp uzaklara koşuyor, dar tenha bir yol ıssız yüreği korkular içinde geçmek kolay değil gitmemekse en kötüsü peşinde on sekiz ağa babası odunla kovalıyor, yarıyor sur gibi dikenleri vucuddan kan akıyor her yeri çizik, of bir yuvası olsaydı bir evi ailesi düşmezdi bu duruma/ oda herkes gibi gülüp söyledi oda okula giderdi kimse dalga geçemezdi onunda kız arkadaşı olurdu uzaktan bakıp hayal kurmazdı onunda omzuna sıcak bir el değerdi, ah çekince nehrin sularında parçalanan çakıl taşı gibi bağrı param parça olmuş kirpiklerin üstünde simsiyah bulut gözlerde şimşek çakıp yağmur boşalır, yemiş kaderin sillesinden şamarı doğarken bozmuş tüm töbeleri, yitirmiş insanlara inancını yitirmiş sevdaları karafiler koparılmış çiçeklerden yoksun ona acı kalmış yok bir evi sığınacak bir barakası tütecek bacası pişecek aşı, insanlar unutmuş insan olmayı kimseler uzatmaz el okşamaz saçını, geçmiş karşısına birde saman yiyen hayvan gibi geveşlenir buna insan denmez hayvan denilir, irfan kökten |