NEREYE
Ey şair! Düştün bir kez değirmen teknesine
Üstündeki taşını döndürmeden nereye? Gurbet acı verirken gönül hazinesine Cananın gözyaşını dindirmeden nereye? Dudak henüz varmamış tenin heyecanına Hoşça kal diyormuşsun gönlünün sultanına Hasret alevi sarmış bedenin her yanına Gurbetin ateşini söndürmeden nereye? Bülbül gül yaprağının solmasını eylerken Vuslatın şarkısını gece gündüz söylerken Şımarık gül bülbülü hasretiyle paylarken Bülbülü gül dalına kondurmadan nereye? Gecelerine düşen her hayal sanem sana Bilesin onsuz geçen her gün cehennem sana Cananın her gülüşü bulunmaz bir em sana Yürekteki sızıyı dindirmeden nereye? Gözünden düşmese de sevdiğinin hayali Son yalıma varıyor sevdanın en son hali Gün be gün büyüdükçe ayrılık ihtimali Küllenen aşk közünü yandırmadan nereye? Gurbet kelepçe vurdu aşkı anan dilime Gündüz güneş gece ay acır oldu halime Coşari pes etmek yok gurbet denen zalime Ayrılığı vuslata yendirmeden nereye? 21.05.2011/Samsun İbrahim COŞAR |