NASUF YAYLAGÜL HOCAMA İTHAFEN
Yozgat’ın bağrından çıkan ilim adamı,
İl il, ilçe ilçe, köy köy dolaşan ilim adamı, Vazife aşkıyla yanıp tutuşan ilim adamı, İslam’ı tebliğ için uğraşan ilim adamı… Akdağmadeni Yaylagül Hocamı bağrına bastı, Onu, el üstünde tuttu, yalnız bırakmadı. Onun sohbetlerine, aşkla koşarak geldiler, Anlattıkları ayet ve hadisleri iyice dinlediler. Dediler: “Bu büyük camide hatimle namaz kılınmaz,” “Kılınsa bile, teravih namazına asla cemaat bulunmaz, Birkaç ihtiyarla, bu bayram seyran asla gelmez, Hatimle kılınan teravih de, burada asla başlamaz… Yaylagül Hocam! Bismillah dedi, işe başladı, Kur’ân bülbüllerini, etrafına bir bir topladı. Hatimle teravih kılmaktan korkan cemaat, Şüpheyle yaklaştı, hatimle namaza nihayet. Hafızları getirtti; Isparta’dan kıldırmak için teravihi, Kur’ân bülbülleri, sabırla cemaate kıldırdılar teravihi, Hatimle namaz kılmayı başlattı, Akdağmadeni’ne, Cemaat büyük bir huşu duydu, okudukları Kur’ân’a Zamanla cemaat bir bir toplandı, teravih namazına, Dayadılar iman dolu kalplerini, durdular omuz omuza, Teravih namazı hatimle kılındıkça, gönüller coştu, Hatimle namaz kılındığını öğrenen camiye koştu. Büyük camide, hatimle namaz kılmak ne hoştu, Orada elleri açıp Mevla’ya yalvarmak ne hoştu. Namazdan sonra, dünyanın mutluluğu insanı sarıyor, Yapılan duâlardan sonra, insanın kalbine nur doluyor. İhtiyarlar, gençler, çocuklar, bayanlar geldiler namaza, Ramazanın rahmeti kuşatmıştı onları, girmişlerdi nizama. Yaylagül Hocam, her akşam teravihi canlı tutmaya çalıştı, Teravih namazından önce, cemaati nasihatsiz bırakmadı. Yaylagül Hocam, yaşamında hak ve hakikaten ayrılmadı, O, sabretti, arkasından yapılan dedi kodulara aldırmadı. Delilsiz konuşma yapmadı, nasihatlerinde insanlara, Onların sorularını cevapladı, dayanarak sünnet ve Kur’ân-a İkindi sohbetlerini başlattı, Merkez Haseki Camii’nde, Kısa zamanda doldu, taştı; Haseki Camii, cemaatinde, Öğle, ikindi fark etmez, cemaati her zaman aydınlattı, Onlara İslam’ı güzelce öğretmekti, onun asıl niyeti. Zaman buldukça, halka ilim meclisleri kurdu, Talebeler, etrafına ilim öğrenmek için oturdu. Sabah namazından sonra okuttu, fıkıh ve tefsiri, Anlaşılmayan yerlerin izahını yaptı, tuttu defteri. Peygamberimizin sünnetini, yaşamaya çalıştı, Onun asıl gayesi, Allah’ın rızasını kazanmaktı. İlim meclislerinde, İlmini anlattı talebelere, Onları okutup gönderdi, büyük üniversitelere… İlim adamları yönünden çok şanslı, Akdağmadeni, Yitirmeden inan ki elinizdeki nimetin bilin kıymetini, Bir kere ok yaydan fırladı mı; asla dönmez yerine, Ona sahip çıkmazsanız, pişmanlık iner derine… Allah için birbirimizi koruyalım, sayalım, sevelim, Hepimizin kardeş olduğunu her zaman bilelim, Peygamberimizin güzel sünnetinden gidelim, Asıl olan da bu değil mi? Yaşamımızda diyelim. Bayram namazından önce başladı nasihate, Cemaat huşu içinde dinliyordu iyi niyetle, Yaylagül Hocamın konuşmasın tam ortasında, Gerilerden bir ses yükseldi, beklenmedik anda. “Hoca hoca! Kes artık vakit beş dakika geçti, Senin konuşmalarına, benim sabrım taştı. Bütün cemaat boynunu geri doğru büktü, Bu münasebetsizin özrü, kabahatinden büyüktü. Yaylagül Hocam, sohbetin tam da koyu yerindeydi, Cemaatin dikkatinin, kaybolmasının endişesindeydi. Derken camide tepki sözleri derhal yükselmeye başladı, Allah’ın evinde, Allah kelamından gayrı konuşulmazdı. Nasuf Yaylagül Hoca, cemaati anında sakinleştirdi, Vaktin geldiğini, kendisinin de bildiğini söyledi. Nasihatine, güzel örnekler vererek devam etti, Boş boğazlık yapanın sözü de, anında burada bitti. Yaylagül Hocam, vakitlerin nerde geçtiğini anlattı, Cemaatin bu konuda öz eleştiri yapmasını hatırlattı. “Kahve köşelerinde, sabahlara kadar zaman harcayan, Şimdi oturmuş, beş dakikanın hesabını sorar utanmadan.” “Müslüman, ilkönce kendine çeki düzen vermeli yaşamında, Toplumda, nasıl konuşulması gerektiğini bilmeli âdabında. Televizyon karşısında, saatlerin nasıl geçtiğini asla bilmez, Yıl içinde bayram namazından başka camiye gelmez… “Camiler, Allah’ın evi, Müslüman’ın ibadet yeridir, Burası dünya kelamına yer verilmeyecek, kutsal yerdir. Allah kelamından başka söz işitilmez camilerde, Hele hele, boş sözlere yer verilmez mescitlerde.” Yaylagül, Hz. Peygamberin sünnetini yaşamaya çalıştı, Yaşamıyla da halka örnek olarak, tebliğ için dolaştı. Kur’an’da Rabbimiz, ne buyurmuşsa kürsüden haykırdı, Ayetlerin birini söyleyip, diğerini asla ayırmadı… Farzları, sünnetleri usanmadan cemaatine anlattı, Haramlardan uzaklaşılması gerektiğini hatırlattı. Haramların bir kısmını ayırmadı, insanlar kızsa da, Yüce Allah, ne buyuruyorsa onu anlattı, vaazlarında… Nasihatin birinde anlattığını, cemaat kendi sözü sandı, Bir hafta boyunca, ilimden uzak olanlar onu suçladı. Diğer sohbetinde cemaate sünnetten deliller sundu, Kafa karışıklığına neden olanın cevabı, yerine kondu. Çünkü o biliyordu ki, Peygamberin şu kutsal sözünü, “Kim, benim adıma bir yalan söz uydurursa, Cehennemdeki, hazırlasın yerini .” Hadisi Şerifini hayatında kendine düstur edinmişti, Anlattığı her şeyin hesabını yüce yaratana vermişti. Kürsüden, İslami eğip bükmeden cemaate anlattı, Müslümanlara İslam’ın emirlerini hep hatırlattı. Müslüman, Müslümanın kardeşidir unutmayalım, Kardeşlik köprümüzü, hiçbir zaman şaşırtmayalım. “Eğitimci oyun eğlenceyle bütün gün vakit geçiremez.” dedi, Oyun ve eğlenceye düşkünler, bunu kendi hanelerine yazdı. Arkasından dedi kodu yapıp, onu suçladılar acımasızca, Onun gönderilmesi için, kulisler yaptılar her gece… Akdağmadeni halkının ilim irfan sahibi olmasın istedi, Onların eğitim işleri için, ilim meclisleri düzenledi. Hafızlığı halka sevdirdi, ilçede hafız yetişmesini istedi, Onların çocuklarının Kur’an bülbülü olmalarını önerdi. Yaylagül Hocam, Allah sizden razı olsun her zaman, Senin ilmini artırarak yolunu açık etsin her zaman. Müslüman olarak, seni seviyoruz Allah için her zaman, Senin için dua ediyoruz seni unutmuyoruz her zaman. Yüce Rabbim, seni iki dünyada da mesut etsin, Ahirette de Peygamberimize sizi komşu etsin. Sizlere hayırlı, sağlıklı ve uzun ömürler versin, İlim meclislerinde talebelerinizi eksik etmesin. Siz, Akdağmadeni’nde burcu burcu kokan bir gülüsünüz, İslam’ın hakikatini eğip bükmeden söyleyen bülbülüsünüz. 20.02.2011 Akdağmadeni |