Kürkçü DükkanıTilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanıdır, Tilki olsaydım eğer benim de kaderim aynısı olacaktır, Ne olduğum değil ama nasıl olduğum önemlidir denebilir, Onun arkasından da başka teselli sözcükleri gelebilir... İyi ki kürkçü dükkanı vardır, güzelim kürk toprak olurdu, Yapılacaklar her neyse iyi, aksi halde herkes unutulurdu, Kürküm para etmez; etim de, kemiğim de ve hatta bence, Beynim de para etmez, kronik hezeyanların tehlikesinde... Bir şarkı başlayacak, ne olduğunu bilemem, söyleyen belli, Müzik dinlemek iyidir, bir kavle göre şekillenebilir ruh hali, Ruhum da şekilsiz, artık ne müzikten fayda var ne de hatta, Başka etkenlerden fayda, ben kendimden geçtikten sonra... Bu kadar karamsarlıkla ruh üşümesine tutulmuş da olabilirim, Hava da soğuk değil ama nerede varsa kendisine çeker tenim, Kutuplarda da yaşasam kendime yetecek kadar enerjim vardır, Yine de ruhumun ikilemlerine fayda edecekler benden saklıdır... Saymakla bitmez bendeki bu sayrılar, doktor çağırın diyemem, Eminim ki onlar da geldikleri gibi giderler, sonrasını da bilemem, Bilsem de kimseye faydası yoktur, sayrımalar özel mekandadır, Orası da bana saklı, başkaları da benden daha da uzaklardadır... Bir başladım pir başladım, keşke başlamaya gücüm olmasaydı, Saymaya başlamakla geri dönmek mümkün değil, bu da aynısı, Arka arkaya dizildiklerinde adlarına bilemiyorum ki ne derler, Bana göre değişmez, isterlerse adına hiç bir şey demesinler... Kürkçü dükkanıyla başlamıştık ama sonrasında yolculuk nereye? Belki o da yok, kalmıştır harekete başladığımız o meçhul yerde, İster orada olsun ister burada, bana göre ne olduğu önemli değil, Atılan her adım bizden yola çıkmak içindir, bunlar kader değil... Kaderciyim yahut da değilim, bana göre bunlar söz konusu değil, Gülmekle ağlamak arasındayken gelecekle ilgili olan önemli değil, Kürk giymedim ve de giyemem, bana göre fazla korumalıdır o, Korumalı olmaktan da öte, hırsızlıktan da ağır bir suçtur o... İşte geldik gidiyoruz, ’Hemşerim, acaba yolculuk nereye?’ desen, Sonra da alınacak bir selamla eğilsen ve sen de kendi yoluna gitsen, Derdim belki ama bunların hiçbiri benim üstüme vazife değil, bilesin, Sonra da ağırbaşlılıkla şapkanı kafana geçirip benden uzaklaşıp gidesin... |