ÖRSELENMİŞ YALNIZLIK
Örselenmiş yalnızlığımla ördüm
bu kalın taş duvaları Ve aralarında uzun anlamsız boşluklar... Ençok susmak gerekecek bu hayatta demişti annem o renkli kitapları uzatırken bana. O zaman daha masal çağındaydım. Anlamamıştım ya da masal tadı vermiyordu çünkü; üç adımlık, ıslak ve siyah bir zindandaydım. Gidene en çok yol yakışır demişti annem o masal kitaplarını baş ucuma koyarken. sonra kalkıp gidiyordu yanımdan ve ben, öldürüyordum yaktığım mumları... Büyümek en çok çocuklara yakışırdı çünkü öyle demişti annem... Ve sessizlik en çokta mezarlığa... Bir günahkarın ya da yoksulun, beklediği kör umutlarında ...ANNE... annem... Ne oldu o billur sesine, neden sustun. Yoksa sendemi susmaktan yanasın Peki o üç adımlık zindan; sen gittin diyemi beyazlara büründü. Ama sen demiştin ki; ben siyahlara değil sana inanmıştım anne. Sen değil miydin,gidene en çok yol yakışır diyen. Peki ya sana neden yakışmadı. Neden sana yakışanı yapmadın? Şimdi olsada baş ucumda bıraktığın kitaplar bir tanesini bile okumayacağım. Söylesene anne, sen olmadan ben nasıl tam olurum senden kalan boşluğu kimlerle doldururum sen demiştinki, boşluklara en çok bakışlar yakışır diye, anlamsız bakışlarımı bir sana birde taş duvalara bırakacağım. Evet anne... Bak işte bende büyüdüm hani büyümek çocuklara yakışırdı peki neden başkasında durduğu gibi bende durmadı. Oysa ki mezarlık sessizliğin ta kendisi değilmilş. bak bendeki sessizliğe anne, bakta gör. Bu defa söylediğin tutmadı, mezar kazmak en çok bana yakıştı, öyleya, bir yıldızlara bir de güneşe yakışır dediğin ölüm; bu gece bana susadı... sensizlik anlatılmaz belki; ama ben senden aldığım yalnızlığı cami avlusuna bıraktım... bakarsın yine bir masal çağı gelir yine bir anne çocuğuna bu yalnızlığı emzirir... çünkü sen demiştin, yanızlık,bir annenin çocuğuna bıraktığı doğum günü hediyesidir diye... |