Gel Be Küçüğüm
Kara çemberler sarmışsın başına şimdi öğrendiğim
Akça giysilerini fırlatıp atmışsın üzerinden Uyurgezerliğin tutar-koşarmışsın gara Gece berduşları üzerindeki geceliğe bakarmış Haykırıp bağrıyormuşsun ilgili memurlara Gel be küçüğüm Hangi yerinde olursan ol zamanın Ben de deli-divane oldum senin olmadığın diyarlarda... Ağlayan bir çift gözlerini taktım gözlerime Boğazımdaki hıçkırıklar sırf senin Acılar sardı dörtbir yanını yüreğimin Belki de son nefesiyim can veren bir hastanın Belki de Son damlasısın gözlerimden akan gözyaşlarının Gel be küçüğüm Titrek ince köprülerde yıkma beni!... Yalın ayak, başı kabak çocukla gibiyim sensizlikte Düşlerimde horon tepiyor ejderhalar Biliyorsun be küçüğüm sensiz yaşayamayacağımı Bu köhne sokaklarda Her gün doğumlarında erir biterim ben Öyle bir imkansızlık var ki içimde Kocaman ve de parçalanmaz bir bütün Gel be küçüğüm!... Yoksa ben bu gece ölürüm... 5 Haziran 2011-Gebze/Kocaeli |
Öyle bir imkansızlık var ki içimde
Kocaman ve de parçalanmaz bir bütün...
Aşk ile kalınız Esat Hocam...kaleminiz,yüreğiniz var olsun...saygı ile efendim...