ÇAĞIRIR KASTAMONU
Bir gün yolun düşerse Kastamonu’ya eğer
Aç gönlünü nefes al havası cihan değer Gökteki yıldızlardan orada biri yatar O kutlu kişinin adı Hemedani Asgar Peygamberimi gören O göze kurban olam Eşiğinize geldim ne olur himmet bulam Manevi bekçileri Anadolu’nun onlar Ölen hayvan demişler daim diridir canlar Sonra yola devam et kalenin ardına var Şeyh Şabanı Velinin yüce dergâhına var Bambaşka bir mevsime bambaşka iklime gir Gönlünü Hakka verip yönünü Hakka çevir Asa suyundan su iç bedenin ferahlasın Gönlünda çağlayanlar Allah deyu çağlasın Halvethaneye varıp ötelere kapı aç Malayaniyi bırak şu yalan dünyadan kaç Sonra yüksel göklere kalenin tepesine çık Gönlünde yankılansın Moni’den bir hıçkırık Yunus Mürebbiyi gör bekler hala sancağı Kastamonu Türklerin hiç sönmeyen ocağı Kastamonu’yu seyret uzak hayallere dal Sonra gözlerini yum Kendini maziye sal Nal sesi kağnı sesi birbirine karışsın Dedem ile torunum birbiriyle barışsın Dün bugünden kopmasın yarınlar aydın olsun Tüm müminler kardeştir gönüller sevgi dolsun Kaleden aşağı in Atabey Gaziye var Beline kılıç kuşan O şanlı maziye var Kırk direkli Camide iki rekat namaz kıl Ardında ne makam kalsın ne madde ne akıl Fetih camisidir O, Gönlün gülsün açılsın Neşat bulasın yolcu,yoluna gül saçılsın Kefeli yokuşunda o muhteşem eseri gör Hala geçmekte kervan Onu görmeyen göz; kör. Yakup Ağa Camisi etrafında külliye Bahçesinde çay içip sonra gir içeriye Manevi yiyecekler doyurunca ruhunu Beden açlık hissetti görünce bir hurunu Sonra girip içeri bir etli ekmek söyle Yolun daha çok uzun çoktan geçmekte öğle Allahını seversen karnını iyi doyur Arkasından sakın ha baklavayada buyur Üstüne tavşan kanı çayı sakın unutma Hak olsun daim yolun eğri bürü yol tutma Ovalı pazarına geçerken uğrada git Kastamonunun meşhur sarımsağını işit Rayihası başkadır yılına kadar durur Hiç bir yerde bulunmaz dünyaya meydan okur Nasrullah Şadırvanı busene değsin sular Su sesine karışsın güvercinlerden Hular Nasrullah Camisine girip Akif’i dinle Elini açıp yalvar ney ol Hak deyu inle Akifin sesi hala yankılanır kubbede Şehitlerim dönmedi nöbet tutar cephede Nasrullah camisinde maziye yol açılır Dualar edildikçe gökten yıldız saçılır Nasrullah köprüsünde iki sadaka taşı Sadaka bırakanın hep halas bulsun başı Saat kulesine var kaleye karşıdan bak Kastamonulu nice sürgüne açtı kucak Garibi gurebayı başlarına taç etti Hakkı gösterenlerin daim peşinden gitti Toklu tepesinde gör badem ağaçlarını Rüzgara bırakıver okşasın saçlarını Ahmet dededan dolaş ölülerle sırdaş ol Mazlumların gözünde bir damla akan yaş ol İsmail Bey camisi yanında var türbesi Filibede yatmakta ol Hünkarın kendisi Osmanlıya katılıp orduya Başbuğ oldu Allah için savaştı şehitlere tuğ oldu İlahi gaye için terk etti nesi varsa Siyaset sultanları o edebi bir duysa Kışla önünde kağnı seslerini bir işit Vatan hainiyle şuheda olur mu eşit Kışla önü aşağı salınır Osman Efem Yiğit başından eksik olmazmış duman efem Zalime boyun eğmez mangal gibi yürek var Vatanımın üstünde şehitlerden direk var Evliyanın ocağı şehitlerin diyarı Adam gibi adam ol sakın bozma ayarı Aşıklı Sultan derler çürümemiş bedeni Ötelerden haber var gelecek der gideni Müfessir Alaaddin türbesi ışık saçar Dün açan gonca güller atide yine açar Her taşta her toprakta yarından kalan izler Kastamonu içinde nice hazine gizler Güle güle geliniz güle güle gidiniz Daima gönlümüzde saklı durur yeriniz Mehmet BULUT |
Ne kadar güzeldi sayın hocam.Kutlu kişileri ziyaret ettik , dergâhlara girdik , sularından içtik , karnımızı doyurup üstüne baklava bile yedik.Sağolun varolun.Sayenizde gitmiş kadar oldum Kastamonu' ya .
Yalnız küçük bir tekniksel detaya değinmeden geçmek istemiyorum.Gölgelemiş bu güzelliği son beyitte kafiyede bir sorun var gibi geldi bana.Yanlış anlaşılmamayı umut ederek değerli eserinizi kutluyorum.Selam ve saygılarımla.