Baldırı Çıplak
Eti eteği eksiğin
neresinden tamamlamağa kalksan yarım kalmışlığı bitmiyor neresine dokunsan sökülüyor yırtık pırtık yeniden dokuyamıyorum tezgahıma göz değmiş söyleşemiyorum dilim damağımda kurumuş közleşemiyorum kapıları kapalı hanla özleşemiyorum yıkılmış duvarlar geliyor üstüne üstüme kalelerim delik deşik şahı merdan ser peşinde santranç tahtasına dönüşür tarihsel düttürüm benim dedi karakedi uykularını öykülerine bindirip düşlerini yeniledi moraran geçmişin küllenmişliklerini üfleyip dağıttı bu ne ağıttı ya rap bu ne çılgın kavga yeri kartacalı serdengeçtinin biri imparatora başkaldırıp sürdü kısrağını savaş yerine filler tutsak olmuş buzlu bayırlara dağları geçit vermiyor alpin kış bastırmış kara yaz üstüne kar tepeleme geliyor hannibalde umud bala sürülmüş baldıran otu dilim dilim yalın yalın ayazı kurumuş yüzdeki çizgilerde köle orduları aman vermiyor gladyatörleri yenik düşmüş meydanlar sessiz çığlıklar yapışmış aslan yelelerine romanın yanık etekleri sancılı telaş içinde sallanıyor arenaları yücelten mermer ayaklar yıkıldı yıkılacak deye beklenen devr i saltanat bir türlü yere çökmüyor diz kapaklarına yamanmış yaman yama kölelik rıhtımlara yanaşıyor afrikanın kara derili gücü tabur tabur yürüyor düşmanın düşmanına asyanın sahteyan derisi vur ha vur urun ha urun çeliğe su veridi verileli görmedi böylesi direniş böylesi çarmıha geriliş böylesi ilaha yalvarış böylesi ilahi tükeniş yarılıp da karnı koca kıtanın yutuverdi başı kalkan yüreği ceylan sürülerini doğunun yakınından trakyadan şahlanıyor kavganın kıratı döğüşlerin zanaatı sanatlanıyor spartaküste meydan erlere deriler yerlere seriliyor duvarlarına yazılıyor boylu boyunca romadan kostantinapola kazınıyor esirler dünyasına kızıl kara “Benim olan senin, senin olan benimdir” biz demeyi öğreniyor korku sidiğini atanlar ve bir kavgadır başlıyorki bir sevdadır sarıyorki uzağı yakınlıyorki varma gitsin sarma gitsin sorma yitsin binlerce yıllık güven güvence bir mevsimde kora dönüşüyor eteklerinde vezüvün napoli yangın içinde roma endişeli bekleyişe umud da eklenince umuda isyan bayrağı yelelenince deme gitsin deme de bu ne şahlanıştır yarap şahı al aşağı eder bu ne dalgalanıştır yarap gölü tufan eyler bu ne kalleş vuruş bu ne sırta hançer bu ne köle ruhtur yenilgiyle biter piyonlaşır vezirler reziller kanları kurur çarmıha gerilenlerin çivili ayalarında ağıtlar asılı kalır gökyüzünü yırtan fırtınalı akşamda esirler ordusu esir alınır muzaffer roma sokaklarında çiğerleri aç köpeklere parçalatılır isyan nisyana dönüşür nisyan kına sokulur doğunun vadedilmiş güneşinde iki dirhem gümüşe satılır yüce insanlık son lokmaların paylaşıldığı dost sofralarında dost sofralarında kelleler satılır iki kadeh rakıyla dost sofralarında maskelenir yüzler iki yüzlü takıyla dost sofralarında düşman kol gezer açlık tokluğa yenik düşer dost sofralarında düşmanlık pazarlanır karakedi gerindi vazgeç, mezelenmeğe değmez dedi gevezelenmeğe hiç meyletme sür atını şaha kalksın taş kaleden öteye aş kendi sınırlarını sinir uçlarına hakim ol sabrı terketme atmışdört karede gez izini belletme sırrına ser ver sırra kadem basma sırları dökük aynalara yaslanma demire su ver paslanma paslanma paslan pas pas verme paslanmış yüreklere ve sürdü baldırı çıplak son piyonu kara kareye kıstırdı şehin şahı mat dedi mat maaatt ! Volkan Kemal NOT: Karakedi’nin maceraları’dan Bu öyküsel düttürü, isyanı umuda dönüştüren, yenilse de eğilmeyenlere adaklanmıştır. Sizin kaleleriniz, sırçadan saraylarınız varsa; bizim de umuda yürüyen adsız ayaklarımız var! |
eğilmem kırılırım
ayrılmam karılırım
yüz kılıç vursa başı
bin kere dirililrim....
sevgilerle dost...