BİR ZAMAN
Üzümleri çoktu bizim bağların,
Alaca düşünce yerdik bir zaman. Katarı eksilmez yüce dağların, Eteklerin gezdik, tozduk bir zaman. Ferfenede tüm mahsuller yerliydi. Her işimiz milli, toplu derliydi. Aygördüm oynardık, gözler ferliydi. Saklanırdık samanlıkta bir zaman. Aside pişerdi, verirdik kaşık. Dorak yoğurduyla her dem barışık. Balbaşı, pekmezi, turşuya âşık, Kıldık sevdalısı bunca bir zaman. Çedeneyi kavurgaya katınca, Dobalakta yoğurt hava atınca, Katıklıaş eşiklerde yatınca, Omaç tahta çıktı hayli bir zaman. Güğümler elinde, çeşme başında, Mahsus işmar etmiş dibek taşında, Sürmeler çekili hilâl kaşında, Kirpiğinde göze geldik bir zaman. Giyinmiş asbabı yakışmış ona, Yağlığı salladım, bakmadı bana, Yekindi de gitti, öteki yana, Çok nazını çektim epey bir zaman. Bostanlar bozuldu, yapraklar soldu. Bu fakirlik bize Mevlâ’dan oldu. Tünedi baykuşlar, hanemiz doldu. Çok çektik elinden felek bir zaman. Harman yerindedir buğday sokusu, Tandırlıktan gelir pilav kokusu, Gedikten aştık mı gızıl yokuşu, Görünürdü çayın ağzı bir zaman. Hedik yaptık buğdayların hasından. Ayran içtik eskilerin tasından. Firez tarlaların tüm nadasından, Anadutluk ekin biçtik bir zaman. Samanlıkta yostuk, kesi, samanı. Rençberlik öğretir zoru, amanı. Düven sürdük her yıl harman zamanı. Seklem seklem buğday çektik bir zaman. Yaygılarda nakış, gelin, kızımız. Kilimlere aksederdi arzımız. Kolanlı eşekle gezer bazımız, Çok azımız at koşturdu bir zaman. Bişirik ederdik, damı loğlardık. Pürçüklü ekerdik, kışın yolardık. Zikkelere bağlı atlar yayardık. Kişnemesi hoştu, atın bir zaman. Aleçikti bostanların sarayı. Düven ayırırdı saptan buğdayı. Çece sapladıkca ince yabayı, Keyfimize keyif kattık bir zaman. Takalarda isin ezeli vardı. Yeşeren damların hezeni vardı. Herşeyin tertibi, düzeni vardı. Çaresizlik boyun büktü bir zaman. Körpedir kuzular akışır gelir. Akker geçi, çebiş tokuşur gelir. Kavalı çobanla atışır gelir, Deyişlerde lezzet vardı bir zaman. Pulluğun önünde koşulu atlar, Kırat çekmedi mi kırbaçlar şaklar, Tokacı vurupta asbabın paklar, Gelin, genç kızımız özde bir zaman. "Küllüklerde kalsın" elbise giydik. Bedeline çuvalla zahire verdik. Savanlar üstüne üzümler serdik. İğdelere yaşın astık bir zaman. Küpecikte turşu, küpte pekmez mi? Yayık yaydık çok yorulduk yetmez mi? Çömleğe girerken firar etmez mi? Sade yağa soru sorduk bir zaman. Kirmenlerle yün eğirir nineler, Aba’larda keletelik un eler, Nasıl desem! Böyle geçti seneler, "Çulsuz" diye güldü çoğu bir zaman. Rumdigin’e deva, şifa suların, Eşsiz tarihiyle Sıtmapınarın. Çimerken eğlenen o çocukların, Sarhoş olduk halleriyle bir zaman. Kadir ACI/20 Kasım 2009/Felâhiye/KAYSERİ |
Yeşeren damların hezeni vardı.
Herşeyin tertibi, düzeni vardı."
Yüreğine sağlık. Bir solukta okudum. Okudukça hayale daldım. Şimdikiler şiirdeki pek çok kelimeyi bilmezler ama ben hepsini bildiğim için bende etkisi bir başka oldu. Selam ve saygılarımı sunarım.