O Yalnız Bir Kadındı
O yalnız bir kadındı
Tuvalinde hayalleri barınırdı En çok da leylak kokusuna bayılırdı İçmek isterse şarap, kavaklı dere yudumlardı Penceresinde bahar güllerinden desenli perdeleri Akvaryumunda turuncu yavru balıkları vardı Yalnız kadındı Akşamlar bile ona ağlardı Onlar da kadın kadar yalnızdı Tuvalinde sarı yeleli beyaz atı koşuyordu Öğrenmişti Mevlana’dan aşk sadece Yaradan’daydı Prensler de masallar da yalandı Kalbinde giden sevdaların pıhtılaşmış yarası sancırdı Geçmişi fasıllardaki içli nağmelerde unutmaya çalışırken Aslında daha çok yalnızlığını kamçılardı O yalnız bir kadındı Sonbahar yaprakları gibi solgun, kıvrımlı dudakları vardı Gözlerinde huzurun izi barınırdı O bir yolcu gemisiydi Kaptan kendisiydi seyir defteri yüreği Herkese sevginin gücünü ikram ederdi Giden yolcular gibi terk ediyordu gençliği O yalnızdı ve yaşlanmaktaydı Çocukları kendi çocukluğu kadar uzaktaydı Ara sıra kendine kaçar saklanırdı O güzel gözleri, beyaz teniyle Bir zamanlar kıskanılan kadındı Oysa şimdi karanlıkta dalgalı kısacık saçları ile Yalnızlığına ağarmaktaydı O yalnız bir kadındı Yalnızlığına avlanmaktaydı O yalnız bir kadındı… Nurcan Talay |