Ama sadece onu istemekBir duman yükseliyor, Gece karanlığında ay, Ay suskun caddeler bomboş ve ızdıraplı… Bir matem sesi yükseliyor uzaktan, Bir hüzün, bir keder… Ve birde acı bir gözyaşı bulutu… Sessizliği yırtan boğazından, Bir nefes, Bir nefes alıyor bir can yine uzaktan… Kopuk bir velvele almış içini, Yürüyemeyen gözlerinde damla damla kan Çaresizliğin acısı bedeninde kalmış, Adeta görülmemiş bir mutsuzluğun son tablosu… Çürümüş bir yaşamın son sözleri gibi. Ve sokaklar boyu inleyen bir adam, Öylece oturuvermiş, Sanki son ruhunu vermede… Sanki… Sanki biraz sonra ölmekte. Ve bir an… Titreyen dudaklarından bağıran; Hırçın ve bir o kadar mahsum bir ses: “ Nerdesin? Ey! Deli gönlümün güzeli… Nerdesin ?” Anlatabildiler mi acep bu sözler o anı… O dehşeti, o kanayan ateşi… O yangınlar ülkesi, yüreği. Yırtılmak, kopmak ve delicesine ölmek gibi, Ölebilmek gibi sevmek, sevebilmek… Yanmak veya bir ateşin külü olabilmek gibi, Izdıraplı bir ceset misali, Hayat sevincini kaybetmek… Mutsuz, yalnız bir adam gibi sevmek… Onu içinde hissetmek, dokunabilmek saçlarına, Her yağmur yağışında ıslanabilmek, Sarabilmek… Yani delicesine, ölebilmek gibi sevmek gerek… Yani benim gibi onu istemek; Geceden, Hayattan, Umuttan, Dünyadan Ve hayallerden den uzak; Sadece… Ama sadece onu istemek… Yesil_gunes; |