Kimse bakmaz kendine, hep dünyayı kötüler Dünya görev başında, dönmektedir bilirsin Kahpe diyen nankörler, fani yazan öyküler Ne verdin ki dünyaya, dünya sana ne versin?
Densizlik de edersin, küfredersin zamana Tembellik sende ise ne yapsın zaman sana? Vefalı bir dost olup hiç geldin mi imana? Ne verdin ki dünyaya, dünya sana ne versin?
Gelin saçı ormanı ateş verip yakansın Güzelim tabiatım kirlenirken bakansın Bembeyaz bir ak kaşık sanki sütten çıkansın Ne verdin ki dünyaya, dünya sana ne versin?
Sana uymayanlara zamane der geçersin Atalet badesinde zamanı sen içersin Ömrü heba ettin sen ektiğini biçersin Ne verdin ki dünyaya, dünya sana ne versin?
Yalancı diyen sensin vefalı hanımıza Bir ağaç diktin mi ki, yeşersin canımıza Haydi, sahip çıkalım bu güzel dünyamıza Ne verdin ki dünyaya, dünya sana ne versin?
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
DÜNYA şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
DÜNYA şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
'Gökte bir yerlere yetişirmişçesine salınan bulutların, yerde ruhundan koparılan bedenlerin, insanı umutlandıran rüyaların âşkına. Evvel Leyla ile Mecnun, evvel Ferhat ile Şirin, evvel Aslı ile Kerem âşkına.
Sonra yağmurla toprağın, sonra arıyla papatyanın, sonra geceyle ayın âşkına. Yaşayıp da kavuşamayan, kavuşup da yaşayamayan, öte yarısını kabristana bırakan, kalbine çoktan beri mühür vurmuş yaralılar âşkına.
Gönlünü hayırsıza, gözünü halden anlamayana, sevdasını bir başka bahara bırakanların âşkına. Sevmeyi ayrıcalık, sevilmeyi maharet, sevgisizliği selâmet sayanların âşkına.
Sevda rıhtımında dolaşan, Babil'de kanayan, Denizle kabaran, rüzgârla salınan, güneşle ısınan sevda âşkına. Toprakta açan, göklerde yağan, insanla buluşan sevda âşkına. Yavuz ile lâl olan, Kanunî ile nakşolan, Fatih ile fetholan sevda âşkına.
Âkif ile dillenen, Fazıl ile söylenen, Üstad ile filizlenen sevda âşkına. Hamza ile ağlatan, Mus'ab ile sızlatan, Muhammed ile yakan sevda âşkına.
Minber âşkına, mâkber âşkına, peygamber âşkına. '
Ne zaman aklı başına gelecek insanların? Ne zaman bu misafieliğin yüz akı olmayı isteyecek? Ne zaman bu evin Malik-i Mülk ev sahibine dönmeye yüzü olsun isteyecek?
Yüreğinize kalem ve kelamınıza sağlık hocam saygımla.
haklısınız
suçlu olan bizleriz aslında
ne ekersek onu biçiyoruz
güzel anlatım
güzel dizeler
kutlarım hocam
saygılarımla