Sabıkalı sevişmeler
Saki!
İki kadeh muhabbet getir bize, yanında da karmakarışık bir hayat. Limon da getir. Mücver de getir. Deliksiz uykusunda herkes bugün, delik deşik olmuş hayatlar şahit olsun istemem ki, bir an önce bitsin gitsin şu muhabbet. Saki! İki kadeh açlık getir bize, boş mideler yansın. Yanında da şehvet, bastırılmamış. Hırçınlaşsın ortalığı çınlattıkça elim, ayağım, gönlüm. Biz ne kadar mutlu olmak istesek de, o kadar ihtiras doldu masa. Olsun. saki durma koştur; Dalına prusya mavisi çaputlar bağlanmış iyi niyetli muhabbetleri getir masaya. Siroki rüzgarlarının alıp götürdüğü, bir o kadar da eski ve yalınayak, önünde dizildiğimiz; acaba sever mi diye çok kahrettiğimiz, yalnız, bitkin, çok duman, çok aldatmacalı yaşamlar. Saki az sulu rakı getir bize, içinde çok dert! Mücveri de unutma! Yokmuşum gibi geçsin herkes önümden. Türkçe konuşan. Cahil, içinde bir ben olan; bir de hayat. Kimsenin hiç kimse olmadan; mecburi, biraz da masum kulak açmaları. Kimseyi dinlemeyen; kıpkırmızı bir yüz, bir göz getir bize saki. Limonu unutma! Afyon acısı kadınlar, İçime gömdüğün üç sesli bir buz parçası, kadehe atılmış. İçimden çıkarmak istediğim, yokmuş, olmayacakmış gibi, eski, imkansız bir sevi . Saki koştur durmadan ortalıkta; "Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç" nağmeleri Gül çiçekleriyle donatılmış masalar getir önümüze. Dolu taneleri yağdır içimize. Afyon acısı kadınlar; kimseyi dinlemeyen kıpkırmızı bir yüz, bir göz, limon, mücver; Mecburi. |
sevdim .