Şehrin yüzü yaralıMevsimlerden sonbahar aylardan eylül ayı Bilmem kaç sabah oldu rüyaları yaktığım Bağrımda yalnızlığın hasretten düşen payı Bir gurbet türküsüne usulca bıraktığım Sonbahar yağmurunu öperken gâmlı sabah İşte ben bu hâldeyim hicrânın hitâbında Kadim yoldaşım oldu dilimde paslı segâh Bir çıkış arıyorum satırların tâbında Masamda bir bardak çay dalgın bakarken cama Izdırâpla gülüyor gurbet miskin halime Hangi yüzle sarıldım eski günlerde gâma Kırlangıçlar teselli verirken ahvâlime Gezdiğim sokaklarda, şehrin yüzü yaralı Her adım darbesinde uzatıyor resmini Onlarca şehir çöktü taşına baş vuralı Gölgem beni gösterip” tanı diyor hasmını” Kim bilir hangi dağın arkasında meh-veş var Ne yana baksam aynı hep karanlık karanlık Ne ufukta renk kaldı ne doğan bir güneş var Enkâzımı taşıyan nefes belki bir anlık Bir gurbet akşamından sana yazarken bunu Masamı aydınlatan son mumda cinnet yeli Ömür nedir ki gülüm beş nefes eni konu Yüklenirsen zor gelir Makberî’nin vebâli Makberî ……….23/04/2011….23:50……İst |