SÜPHAN'A BİR KAÇ SÖZNeden başın dumanlanır, kara bahtlı Süphan dağım? Dertli misin..aşık mısın..bencileyin ayrı mısın? Benzin geçmiş kar gibisin,yoksa sende sayrı mısın? Gözyaşların üstümüze, dökülürse salkım salkım; Eririz de akarız, Dağ-taş demez aşarız. Selam gönder Ağrı Dağa,mor salkımlı gür buluttan. Büyüğüm de,baş tacım de,cananım de,ne dersen de. Ağla-sızla,yalvar-dil dök..uludağlar şahısın de. Yeter ki sen râzı eyle,sevgisini kusmadan, Yorulmadan,bıkmadan, Usanmadan, korkmadan. Biz gülünce sen ağlarsan,yakışır mı hiç şanına? Etrafında ne söylerler; ’Bak şu Süphan ağlamakta, Erişilmez Ağrı için,harab olup sızlamakta.’ Hıçkırırsan gizli hıçkır,ses varmasın düşmanına, Akrebine çıyana, Kelepleşen yılana. Yanındaki Köse Dağı,nasıl öyle ağırbaşlı, Bir yudumsu isteyemez,kırk yıl çölde yalnız kalsa. Virân olup harâb olsa,külü göğe duman olsa; Halini hiç arzetmez ki,senin gibi gözü yaşlı Pınar gibi fışkırmaz İnsan gibi hıçkırmaz. Dua et ki Yaradan’a; seni taştan ve çakıldan Sabit kılıp yeryüzüne,ulubaşlı kubbe dikti. Boynundaki onca yükü,senden alıp hafifletti. O yük şimdi insandadır,kurtulamaz çamurdan, Dibe çöker hiç çıkmaz, İmânına sarılmaz. (1986-Patnos) İsmail Süklüm |