HÜZÜN YAĞIYOR KENTİME
Nasıl başladık bu yolcuğa bak nasıl bitti senin elinde kılıçtan keskin bir ayrılık kaldı, benim solumda sarılmaz bir yara.
Ne zaman gelmek istesem sana çekebilirsin kınından ayrılığı saplayabilirsin soluma soluma. Susar kalırım bende yanar kalırım öyle, belki öldürmez beni vurduğun darbe ama kanarım. Yarayı yardan bilip yaradandan ötürü yar eyledim seni kendime. Ama görüyorum ki sen yar değilde yardan daha çok yara olmuşsun yüreğime. Bu gece yağmurla karışık hüzün yağıyor kentime. Kaç vakit oldu, kaç ay, kaç yıl, paçalarına kadar ıslanmayalı yağmurda. Yağmurda ıslanan saçlarına dokunmayı özledim, sen bilmezsin yar kokardı onlar. Yar dememe bakma sana yaram olduğunu sende biliyorsun. Ellerini çok özledim bu gece hani öyle bir tutardın ki avuçlarımız terlerdi. Biliyor musun o terde ıslanmayı bile özledim. Beni sana teslim eyleyen yanım vardı ya o artık yandı , sana böyle yazmamanın nedeni çekmecede kalmış bi kaç anı ve duvarda asılı o siyah elbisen. En çok siyahı severdim bilirdin , zaten bildiğin için siyahları çaldın gözlerime. Bi ara uzun uzun bakmalısın gözlerime , çok değiştiler senden sonra her defasında yollardan topluyorum bakışlarımı. Hani olurda çıkıp gelirsen diye her gece uyanıp uyanıp uykudan saatleri sana kuruyorum. Kurduğum her saat başında ellerimde amansız haykırışlar kalıyor susturamıyorum çığlıklarımı. Küçüğüm derdin hatırlıyormusun, mis kokulum derdin, bebek huylum derdin. Senin bebeğin öldü mü , benim öldü işte evladını kaybetmiş bir annenin kaç katı acı var sol yanımda bilirmisin. Şikayet etmiyorum her gece saplamaktan seni soluma, bilirsin şairler alışıktır yaralarına tuz basmaya. Bir nedenin ucundan tutsam her organım pişmanlıkları çekiyor kendine. Adını sormayalı ne çok zaman geçti martılara , hani diyorum bi çıkıp gelsen yine simit atardık onlara. Aç bırakıyorum onları da , bindiğim her vapur bir tabut edasında geçiyor suları. Limanlara doluşan insanlara bağırasım var acaba kaçının gidenleri geri döndü. Pardon bayan en son ne zaman el salladınız bir sevdanın ardından. Pardon bayım gidenler neden bu kadar acıtıyor. Bak bu ufaklık çok sevinç dolu babası gelmiş taa uzaklardan , oysa benim sevdalarım düşük umutlar doğuruyor kundaklara. Ağu tadında zehirli kelimeler kangıren yaptı satırlarımı , bak işte yine beceremedim yazadım şöyle adam akıllı üç beş kelime. Seni ne kadar çok sevdiğimi anlatamadım , belki ben eksik kaldım ama sende hiç tamamlamadın. Tek başınalığım aldı başını gidiyor, bayım siz dur deyin bari. Bakmayın öyle çok mu acınası haldeyim , karşından bakınca içim gözüküyor mu bayan? Yüzüme bakıpta aldanmayın gülüşlerimin hepsi sahte kolyeler gibi asılıyor boynumda. Ayarı düşük yalnızlıklar hiç terkemedi beni sen gideli beri. Satsam diyorum alan olmuyor , bende kalsa hiç bir yara bandı kapatmıyor. Yüksek bir tepe buldum sevgili sana yazdığım bütün satırları savuracağım kıyısı olmayan bir sevda çölüne. Bu gece yağmurla karışık hüzün yağıyor kentime. Yağmur toprağa ağlıyor , bende sana .... Gökhan SARI |
saygılarımla..