segah makamında hicrana bürünen âşık“hicran vuslatı vakfetmese de yüreğim yüreğinin ayak izlerinde cansızım ” çorak coğrafyada düşen senli cümlelerim vedaya mevzilemiş namlularında kanattım özlem yanığı düşlerimi hicrana yataklık eden bir eşkıya bürünüyor ruhun kelimelerimin namlusunda ağlattım içimdeki küçük kızı hicran kör/ebe oynarken yokluğunu anlatan intihar mektuplarımda alfabedeki harfleri susturdum sessizlikten pas tutmuş çığlıklarımda aşk ölüm arasında tek kelime ne var ki cancağızım tabutum beyaz duvaklı kağıda dökülen senli cümleler gece karası gözlerinden siyah bir kefenim olacak cancağızım segah makamında notalara yaslanıp vuslat çiçekleri toplayan kadının son deminde ruhum ıslak gözyaşlarımı buğday tenli coğrafyada dökülürken yeşeren yapraklar avuç içlerimde kıvrılıp çığlık çığlığa soluyorlar hicrana diz çöküp düşlerimi biat ediyorum gece karası gözlerini önüme getirip getirip maviliğinle bana gülümsediğin hallerini anımsıyorum... sümbül kokulu bulutlar ne zaman mavi halının gözyaşının valsini görsem tabutum beyaz duvaklı kağıda dökülen senli cümleler gece karası gözlerinden siyah bir kefenim olacak cancağızım küçük bir kız kepenklerimi indirip Azrail’in sütbeyaz kanatlarını içine sararken alnına düşen soğuk çığlıklarımı örtüyorum Biliyor o küçük kız kirpiklerinden akan tuzlu nem yazgısına vuslata kefaret ödüyordu Ve geleceğini bilse maviliğine sırtlanıp tuz basardı kanamalı gecelerinde cancağızım! bir gün olur da bakışlarınla yıkadığın beyaz duvaklı kağıtlara yaslanıp beni ararsan avuç içlerinde bulamazsın artık yok’um hiçliğin koyununda sözün bittiği yerde kalemim.................. gordion 07/04/2011 |
iç yanmalarım sonsuz huzura erdikçe; kendimi senden yana bağışlıyorum
çok derin bir paylaşımdı anlam bakımından tebrikler kardeşime
saygılarımla
karan