Hoşçakal
Bu sabah gün erken düştü pencereme.
Belki son bir kez daha, perdeleri açtım, şarabı lavaboya, cam kırıklarını çöpe döktüm, balığımın suyunu değiştirdim. Bu kez mumu söndürmedim, başucu çerçevemdeki seni de uyandırmadım. Vazodaki gülü kurumaya, karalanmış sayfalarımı bavuluma bıraktım. Balkona çıktım, güneş parmak uçlarıyla dokunmaya çalışıyordu geceme bir yerinden. Bir sigara yaktım, omuzlarımda ürperirken sabah serinliği, tükettiğim kaygılardan ırak kafamı gökyüzüne yaslayıp bu şehri ve seni özlemeyi düşledim gözlerimi kapatıp. Şimdi sen penceresi çiçek açmış bir duvar ben duvarsız bir pencere Öncesi denizdi, bundan ötesi okyanusun bir adım gerisi… Ama burası çok önemliydi. Marjlar ve boşluklar dahil, satır aralarını da oku diye.. Artık susuyorum! Hüzün rakımı yüksek bu şehirdeki denizim, her denizde mavi bakan biricigim uzak kıyılarımın nefesi Hoşçakal. Güzel yüreğin ve hakettiğin huzurla kal. |