HIÇ/KIRIK/SIZ GECE
Bir kaç anıyı serpin dilime bu gecede susarım sabaha kadar.
Sahiden çokmu konuşuyorum özür dilerim başınızı ağırttım bayan. Haklısınız etme bulma dünyası herkesin acısı başından aşkın. Kimse bilmiyor ki ağrılı bi yaşam soluyorum sol yanımdan. Bitip tükenen sigaralar kadar çaresizim yakmayın diyemiyorum beni. Kendi yoluna mayınlar döşeyen budalanın tekiyim zaten. Paylaştıkça bitermiş dertler peh ben paylaştıkça yalnızlaştım kendime. Sen hiç sevdin mi senin olmayacak birini ? Süslü kelimelerini kendine sakla bayan. Eskiden yeterdim kendime artanımı martılarla paylaşırdım bir sahil boyu. Gelen giden mezarlık sandı beni gömüp kaçtılar kendilerini. Yeri doldurulamayacak boşluklara nefesimi tıkadım. Bak işte bir iki üç tıp dedim bayan. Susmayıda beceremiyorum biliyormusun. Susmak çok zor iş , adamın acısını ağlatıyor. Ama bazen beceriyorum içimin yangınına koca bir ’sus’ döküyorum. Zamanı durdurasım var ama döner mi giden. Hıç/kırık/sız geçermi bir gecem. Öyle kolay değil sukünet içinde feryat gizlemek. Ne yusuf kaldı nede züleyha. Kimse kızmıyor ademe yasak elmayı yediği için. Ah birde ben becerebilsem züleyhanın gözlerinde yusuf olabilmeyi. Ayrı sabahlara uyanır olmuşuz , ayrı yollara çıkmış yollarımız , ayrı adaklar adamışız. Mecnunun peşinden gidesim var. Yürekte ki acı ne ise kalem onu yazarmış , anladın mı bayan şiir nasıl ağlarmış. Hangi sayfayı çevirsem hep gitmelere çarpıyor gözüm , gözüm düşüyor düşümden. Kelamsız bir gözle seni beklemek yakışırmıydı doğduğun yere.. Ordan bakınca içim görünüyor mu bayan ? Mevlanın sözü sarıyor dört duvar boşluğunda beni. Rabbim seni bana yazmışsa benden kaçışın yok. . . ! Lakin kader seni benden almışsa ağlamaya lüzum yok. . Gökhan SARI |
Saygılarımla...