YAZGIMA DOKUNMA
Sesin nefese değdiği zaman
Kelimeler üşür dilimin ucunda Düşlerimden bir bir sıyrılırken Dört çocuk sevdasına daldım da geldim Dar sokakların alaca şafağında Ufak bir kıvılcım Şah damarımı kavurur Arnavut kaldırımlar da yürürken Canlı ceset gibiyim. Serin bir ağustos akşamı Bir yürek ağlar sessiz sessiz Bakışları alnımda Yazgıma dokunuyor kurşun gibi Geçit vermeyen yolların dar köşesinde Yerden yere vuruluyor içimdeki mevsim Kayıp anıların tortusunda sanki… Devralır on beş ağustosta semadan ışığı Tenime değer alaca rengi, bir sır gibi Gözyaşı ekerken gözlerim Seher vakti ruhum kan içinde İnci gözler ayaz keserken Buğday teni sığmaz perdelere Cebimin zula’sın da acılarım ağlar İçime bir nesne gibi düşer ateş Ne olur bakışlarını çek alnımdan Yorma beni, hep yorgunum Kaderi tutmak isterken ellerim Bir lav gibi gözlerindeki ateşi tuttum Bütün zerrem damla damla erir Al dedim sana al yüreğimi Dokun Yazgıma, kaderim al senin olsun Sen ninni söylerken kundaklı çocuklar Semadan yıldızlar topladı bir bir Doğum gününe hediye Gülüşün güller besledi renk, renk Mavi kırmızı Samanyolu deseni Gün gibi kapına düştüm ceylan gözlüm Ağustos ağlar Gün sarısı şiirlerim Uçurumlar ekler yokluğuna Çektiğim acıların adresi değişir Kopardım kendimi sana geliyorum Alnımdan çekme bakışlarını; kader… Kaderim diyorum |