BİR FIRÇA ELEM..BİR KUTU ÖLÜM..
Üşüyen yağmur damlalarıydı cama vuran
Niye bakışların şaşkın anne Nefessizlikten değil cama koşuşum, korkma Varsın bir evsize daha mesken olsun ellerim Sonra nasılsa kayıp gidecekler parmaklarımın arasından İzin ver Tek yudumluk vuslat bizimkisi... Vakit geldi anne, ellerini ver Dinmeden yağmura karışmalıyım Gündüze yağmalı, Geceye boğmalıyım Bir fırça elem, bir kutu ölüm Yedi rengi gamla donatmalıyım Ki altından her geçen yasa bürünsün Bitmeyen ümidi, başımda zulmü Kara gece, kara taşa bırakmalıyım Her damlayla katre katre çözülsün.... Her vaadim gibi, bunu da unut Ben gidemem anne .. Gözlerim bulut, Yüzüm yağmur yağmur Üfledikçe gözlerime daha bir üşüyorum Gidemem anne , gözyaşlarımı yersiz bırakamam Onlar yerli-yersiz bıraksalar da gözlerimi Ben yapamam Bu vefayla mezara girer de bu beden Toprağımı yüzüstü bırakamam... |
Başlık çok derin... Kader ve tabut başka nasıl anlatılabilir ki...
Kilitli kaldım....