Bitir İçimdeki Yetim HüzünleriYüreğimin umut haritasında arıyordum ismini Dönüşsüz ayrılıkların yüz ölçümlerinde kayıptın Kanayan dünler çekiyordum inatla kör kuyulardan Henüz kurumamış anıların pembe şehrindeydim Hiç okunmayan mektuplar biriktiriyordun kutunda. Nemli bir zaman kapsülüydü belki de umutsuzluğum Yankılarla kutsanan mezar taşları gibiydim yüreğinde Soğuk çağrılar biriktirirdi bir kadın bana gövdesinde Islanmış kanatlarıyla uzak göçlerden dönerdi kuşlar Tutkulu sözcüklerden kurulu aşktı ozan ruhumda. Suskumun suretlerini izlerdim sırçasız aynalarda Bütün sorular bir kendine yanıttı sıvasız odalarda Sen kıskanç bir sofra hazırlardın hicranlı kırlarda Dudağımın retinasından aşk süzülürdü şarkılarla Anlam kendi içinde binlere bölünürdü çatırtılarla. Gelgitlerden aşınmış dallara martılar yuva yapardı Küflü bıçak sırtıydı an, mağrur yanlarımız ağlardı Terk edilmiş kentler gibiydik, kavuşmamız masaldı Öfkeli bir rulet dönerdi içimizde, zarlarımız kanardı Fısıltılı bir sessizlikti gözyaşı, hep ayrılığı sayıklardı. Günlerin omzuna yaslanarak ömür batımını izlerdik Yılgın bir esintiydi an, sarılmasız geçen anları özlerdik Parmaklarımız üşürdü öfkelenince, biz aşka söverdik Hüzünlü replikle çıkardık sahneye, rolümüzü severdik Mağrur bir bıçak kanatırdı yüreğimizi, aşktan geçerdik. Kırgın sevişmelerin yatağında olmazlardı paylaştığımız Bakışlarından yayılan mevsimlerdi hep helalleştiğimiz Birbirimizden uzak şehirlerde kaybolmuştu kimliğimiz Sarı albümlerin sayfalarında sargılıydı sevda mazimiz Karanlık bir menzildi özlem, ışık hızıyla beklediğimiz. Siyanür bulaşmış bedenimdeki nefes tükenmeden gel Hücrelerimdeki deli coşkular tenimi terk etmeden gel Bitir içimdeki yetim hüzünleri, nefesim bitmeden gel Ölüm gibi sız sevdalı gönlüme, can terk etmeden gel Kurşuna dizecekler gelmezsen, aşkın bildirileriyle gel. Selahattin Yetgin |