yakışmadı ayrılık sevdaya
. . . ey yar ! . . .
gitmeler olmasaydı kavuşmalarımızda gözyaşlarımızı birlikte damlatsaydık gönüllerimize ağlatsaydık birlikte sevda şarkılarımızı bir ömür derseydik seninle aşkın güllerini . . . . . verdiğimiz sözler bu kadar çabuk değersizleşmeseydi sızlamasaydı yüreklerimiz hasret sancılarıyla gecelerde yalnızlık badelerini yudumlamasaydık nefesin nefesimde yüreğin yüreğimde yaşasaydı her an gözlerim gözlerinin efkarında kaybolsaydı da yangınlarım seni yakıp kavursaydı ya yar ! . . . . . duysaydın amansız çığlıklarını yürek sesimin tutuverseydin sensizliğine hasret ellerimden bırakmasaydın bu hayatın derin karanlıklarında vurup gitmeseydin yüreğimin tam orta yerinden rüyalarımı karabasanlara çevirmeseydin sükutunla özlemini hasret demlerine çevirmeseydin keşke . . . . suskun lal olmuş dillerimi gülüşlerine mahkum etseydin sensiz bırakmasaydın sevdan ile üşüyen yüreğimi sevdanın rengini karalara boyamasaydık seninle umutlarımızı vermeseydik kurak iklimlerin ayrılık rüzgarlarına ey yar ! sahipsiz özlemlerim hasretinle erirken gecelerin koynunda yine sana yanar yüreğim hülyalarım sensizliğine alışamamışken hala atıverdik zamanın önüne hayallerimizi acımasızca . . . . olmadı işte olmadı yar! vurgunlarının yoksunluklarıyla titriyor bedenim gidişler yakışmadı büyük sevda masalımıza sustum artık gecenin koyu yarısında can bu tenden ayrılana kadar sükutuyla senden alacak ilhamlarını ey gece gözlü yar ! sahure alacahan saqu |