ÇANAKKALEDEN BİR BEYİT;
HAVRANLI KOCA SEYİT
Ben, bu yurdun evlâdı, Havranlı Koca Seyit. Göğsü inançla çarpan azmin geçilmez eri! Çanakkale’ye düştü her ocaktan bir beyit Tarihe destan oldu, bizler naçiz neferi. Duydum ki, cümle düşman esriyip esecekmiş! Nefesimi, neşterle, boğazdan kesecekmiş! Anadolu’ya haçlı(!) mührünü basacakmış Bilmez ki, hesap yanlış; sefer, ecel seferi! Yardakçısı, yaveri, tayfasını toplayıp; Nerden vuracağını inceden hesaplayıp Zırhını, zırhlısını heyûlâya bulayıp Bürüdü ufkumuzu uygar dünyanın kiri! Kir dediysem, ateşten! Yüzümüzü yalayan Kıyametler kopartıp gökleri çalkalayan Kararan bahtımızda manzara ayan beyan Ölüm kol geziyordu, ardı sıra mahşeri! Soy ağacı şan dolu her birimiz bir civan Durduk zulmün önüne; namlumuzda özgüven Sözde beni dövecek kırık dişli kör düven! Ezilmeyen inancın dürülür mü defteri? Her yerde yüzen kale, alev kusan çelik dev! Devleri düşürmekse bize en büyük ödev Bu yolda ölüm de var, şehidime kutlu ev Kalan, korda yürüyüp, ateşlemeli fecri! Endişem ölmek değil, yenilmek ruhuma ar İstilâya yol vermek kaygısı kalbime dar. Bu ne soysuz kuşatma! Mermi der ki: “Çare var… Sür, beni namluya sür… Kırayım şu zinciri!” “Esaretten zor değil, sırtlamak bir mermiyi” Deyip, doldurdum topu, gözüm görmez kimseyi İmânın tabyasından vurdum o dev gemiyi Mutlak zafer düşünün, suya düştü miğferi! Baktılar olmayacak, dayandılar karadan Çiğneyip geçecekmiş sülâlemi sıradan! Ben ki, sığmam kabıma, hışmım keskin boradan! O ruhsuz canavarın keser mi hiç neşteri! Nefsini hırs bürümüş sürü sürü yabani Geldiler bu meydana gör ki, nasıl medeni! Mertlikte eli kanlı; insanlıkta hayvani Hakk’a gönül vermeyen ne bilsin ki beşeri! Gelsinler! Hele bir yol, yamacıma gelsinler! Mustafa Kemalimi, Mehmedini görsünler! Belâya çatmak neymiş, muradına ersinler! Kazdığı toprak yutar, mezar olur siperi! Cengimiz çok şenlikli şaşakaldı ecnebi! Bu bir ölüm oyunu biz başrolün talibi! Siperden siperlere düğüne gider gibi! Birim şehit düşerken fırlıyordu diğeri. Ölüm kalım harbinde gör Türk’ün nüansını Gör kınalı kuzunun ecelle son dansını! Meçhûle hallaç attık ulusun kör şansını Yelime selâm durdu, özgürlüğün seheri. Bu savaşta nâmerde mertçe verip yanıtı Diktik tarih böğrüne, Çanakkale Anıtı. Bu eller Türk Elidir! Dost düşmana kanıtı; Yatar kara bağrında, ölümsüz muzafferi! Sözün özü; Ey Türkoğlu Türk! Yıl bin dokuz yüz on beş unutma o dönemi Ve sen sen ol yaşatma Al Bayrağa matemi! Zulme dâim siper al cismin nedir önemi Sen ki, dünyaya bedel soyun soylu askeri Soyun artık gafletten, giy üstüne zaferi. Salih ERDEM / AYDIN |
Çanakkale Şehitleri'nin önünde saygıyla eğiliyorum.
Allah senden razı olsun.
Selamlar, sevgiler.
Gözüne acı yaş değmesin.