"Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!"Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Bu şiir, NFK’nın ayak izlerinden doğmuştur…
(Kafamda kararsız düşünceler, Bunların gayri meşru çocukları; başı dönmüş fikirler… Ve Kaçmak, Bir şehevi arzu gibi, Kaf dağlarına kaçmak, Af dağlarına sığınmak… Ta arkalarına saklanmak… Sonunda bıkmak, Çığlıklara sarılmak!!!) İşte bunlar da çığlıklarım: --------------------------------------------------------------------- "Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!" Haykırsam kollarımı, makas gibi açarak... -------------------------------------------------------------- Sözde, sözde okullar, fakülteler, Bol bol ikiler, bol bol çöküntüler, Hep ikilikler, Dolusuna dilemma! 1 Devlet mekteplerinde ezberlettikleri, Okulda ayrı, evde gayrı, Kentte faslı, köyde aslı, Biri Batıya vurgun, Biri Batıdan vurgun yemiş, Biri Batı vurgunu, gözleri kapalı, Tüm bedeniyle onun malı, Biri Batı vurgunu, hep yırtık, yamalı, O zamandan beri durgun, Hasta, umutsuz, solgun… Çoğu zaman ama, karmakarışık, Beyinlerdeki kördüğümlü sarmaşık, Beyaz saçlı, beyaz yüzlü, Yüzsüz Reis-i Devleler… Bir tek bilinen Ekber’e nispet, Tek Adamlar… Tek akıllılar, tek boyutlular, Kozmik odalı, toplu tüfekli, Darbeli yeşil matkaplı, Kavanoz kafalı öğretmenler… 2 Öz mayasından fersah fersah uzaklarda emekleyen, Medeniyeti bir ineğin mayısında bulmayı beklerken, Europa’nın bin bir zulmetle yediğinin, Bir gün orasından çıkacağını öngörerek, Orada öylece, onun arkasında çömelmiş, El açmış, Pençe-divan durmuş, Keriman Halis’ler… "Ece" derken Kabiliyetli Şaşkın, Gönül gecelerimizin, Şafağını hecelerdi… Hecelerdi de kimse bilmezdi, bildirmezlerdi öyle rahatça, Bilen söyleyemez, Söyleyen hayata en son Cinnah Caddesinden bakardı, Dört yanında namnular, Kafasında namusu, boynunda ölüm vardı, Uzun bir süre, göz göre göre, 4 Şubat 1926’dan tut, 17 Eylül 1961’e gel. 3 Ey Kanuni, Selam olsun mezarına götürdüğün fermanlara, 1839’dan beri bu ineğin arkasına bakıyoruz, Evlerimize çokça yabancı kokan dermanlara… Şapkalar, kelimeler, notalar, Başları beş kuruşa satılmış hocalar… 4 Bir tepe indi tepemizden, Engel olamadık, Çok gece bindi üstümüze, İnek geçti züccaciye dükkanımızdan… Üst kattaki ziyafette içi ilim dolu beyinler yendi, En fazla kefen bezi satılıyor, En fazla kefen bezi alıyoruz, Sütninemi sokağa attık, Sarhoş, şarap, zina, Baş köşemizde konuk daima... Bülbüller artık lisan bile öğrenmiyorlar vakvaktan, Dilini kökünden kopardılar çoktan, Hokkabazlar, hokkabazlar… En fazla da üniversite hocası… Diyemedim, üstadım, kısaltamadım, Sen söyle, haykır; Yine sen söyle, yine sen konuştur lal kalbimizi… "Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!" Haykırsam kollarımı, makas gibi açarak... Tunç AY (01-2011/03-2011) |
"Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!"
Haykırsam kollarımı, makas gibi açarak...
Anlayana...
Anlamlı...
çocukluğumuzda tıp oyunu vardı, yani pantomim..Suskunuz şair...
Tebrikler efendim...Saygılarımla...