HAN KAPILARI
Yol garip, yolcu garip, gurbet elde ağlarken
Dileğini kurumuş, bir çalıya bağlarken Sırrı içinde saklı, kalır Han Kapıları Giden meçhul yolcunun, ardından kapanırken… Bilinmez! O ilk yolcu, şimdi ne yapar? Nerde? Hasta mıdır, sağ mıdır? Tutuldu hangi derde? Anlatmaz bildiğini, sırlı Han Kapıları Sen o meçhul yolcuyu, göçüp gitti sanırken… Burda başlamaz ama burda biter tüm anı Bir tek namı sorulmaz, bilinmez adı sanı Sırdaşı ile hem hal, olur Han Kapıları Yolcu yeni menzile, yeni bir yol alırken… Zaman sanki geçiyor, iğnenin deliğinden Kimi garipliğinden, kimi deliliğinden Gözyaşını içinde, saklar Han Kapıları Garip yolcu derdiyle, gurbette dolanırken Geç geldi kimi yolcu, birçoğu erken gitti Kimi selama hasret, kimi gurbetti bitti Şahitlik edip durdu, hüzne Han Kapıları Meçhul yolcu koynunda, toprağa verilirken... Ereğli, 8 Mart 2011 Yüksel Erentürk YILMAZ |
Geç geldi kimi yolcu, birçoğu erken gitti
Kimi selama hasret, kimi gurbetti bitti
Şahitlik edip durdu, hüzne Han Kapıları
Meçhul yolcu koynunda, toprağa verilirken...
lezzet aldığım bir eserdi yazan yüreğe selam.