GÖZYAŞI ŞİŞESİ
Her şey o kadar dokunaklı geldi ki bir eğri yolun kıyısında
Kirpiklerinde o kadar nem birikti ki tuz yanıyor dedi . Kapkara bir tuz Ağlama diyemedi kimse bir insan boyu arpa yetişti, kurudu önümüzde olana karşı bir dik duruş ve patikalar çoktan yol almış en keskin gözüken gözümüze yıldızlar belirledik o zifiride birine kutup dedik kuzeyi bulacağız daha sabukladı aramızdan tuza yanan gözleri ve kar eriten nefesiyle kalbimizden kuzeye yol alsak gerçekten de aşkı bulur muyduk? Pencere kapandı Sesimiz kaldırımsız sokakları andırırdı belki Yetim bir köpek yavrusu Bir çıra yaktı adam Elleri ve gözlerini ısıtmak için Buharlaşan gözyaşlarını topluyorum dedi adam Bak şişe orada bak hadi izin veriyorum ama ağlama Nice acılara şahit oluyorum. Onlara baktıkça Ne kadar da ağlayan çokmuş değil mi? Bak diğer şişem daha yeni bitti Bak hadi bak ağlama ama Doluyor hemen gözlerin Ben işte hep böyleyim Hava da gözyaşı var anne diye bildi Ve yanan tuz tekrardan ve kapkara kirpiklere Tortularında yapışkan bir ibre Kuzeyin de sapmış güneyi Anne dedi Beni sev O beni sevdi Bilemiyordum ne kadar acılara şahit oldu Gözyaşı damıtırken şişelerde Ama annesini hiç unutmadı ya da hiç annesi olmadı Belki de seveni ve sevileni ... MAİ |
yüreğiniz var olsun hocam
yüreğinize kaleminize sağlık